Tarımın Sorunları (5.12.2019) Basın Açıklaması
Yayınlayan
CHP Mersin Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Cengiz Gökçel, tarımın can çekiştiğini verilerle ortaya koydu. Çiftçilerin %92’sinin ipotek baskısıyla mücadele ettiğini ortaya koyan Gökçel iktidara, “Ziraat Bankasını yandaşın batık şirketlerine ortak edeceğinize çiftçinin borçlarını yapılandırın” çağrısında bulundu.
Gökçel’in basın açıklaması:
Değerli basın mensupları,
Hep söylüyoruz.
Tarım can çekişiyor.
Çiftçi sayısı her sene düşüyor.
Çiftçi her gün icralık oluyor.
Tarlasına, bahçesine, traktörüne ipotek konuyor.
AKP’nin tarım düzeni, sürdürülebilir olmaktan çıktı.
Rakamlarla konuşayım.
TÜİK’in ve Tarım Bakanlığının verileri bunlar.
2002’de 41.200 hektar olan tarım arazisi 2018’de 37.800 hektara düştü.
Trakya büyüklüğünde tarım arazisini kaybettik.
2002’de 2,5 milyon olan çiftçi sayısı 2018’de 2 milyon 100 bine düştü.
2002’de 7,5 milyon kişi geçimini tarımdan sağlarken, 2019’da 5,5 milyona düştü.
Tarımdan geçinen 2 milyon kişi işsiz bırakıldı.
AKP iktidara geldiğinde çiftçi sayısını azaltacağız diyordu.
Çiftçiyi ekonomik olarak çökerterek azalttılar.
Çiftçiyi hapsederek azalttılar.
Borçlarından ötürü tarlasını satarak azalttılar.
Desteklenen tarım alanı 16 bin 500 hektardan 15 bin hektara geriledi.
2010’da 70 milyar dolar büyüklüğe ulaşan tarım sektörümüz, 2018’de 43 milyar dolara düştü.
Fakat hakkı teslim etmek gerekir.
AKP iktidarları döneminde tarımda 2 şey arttı.
AKP, ülkemizi şu iki konuda uçurdu:
Girdi maliyetleri ve çiftçi borçları.
Girdi maliyetleri sadece son iki yılda %100’den fazla arttı.
Çiftçi borçlarıysa AKP döneminde tam 40 kat arttı.
2002’de çiftçilerimiz bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine ve piyasaya toplamda 4 milyar lira borçluydu.
Bu yılın Ekim ayı verilerine göre bu borç 160 milyar lirayı bulmuş durumda.
ÇKS kaydı olan 2 milyon 104 bin çiftçimizin, 1 milyon 964 bininin tapusunda ipotek var.
Türkiye’deki çiftçilerin, %92’sinin borcu nedeniyle ipoteği var.
39,5 milyon dekar tarım alanı ipotekli.
Bu araziler Konya’nın yüz ölçümünden büyük.
Mersin ve Adana’nın toplam yüzölçümü kadar.
Anamur’dan Tufanbeyli’ye kadar tüm Çukurova ipotekli.
Sadece 1 yılda, çiftçilerimiz bankalardan 20 milyar lira daha fazla borçlanmak zorunda bırakıldı.
Çiftçi sayımız mı arttı da borç bu kadar arttı? Hayır.
Tarım alanlarımız mı arttı? Hayır.
Çiftçilerimiz, borcu borçla kapatmak için daha yüksek miktarda, daha yüksek faizle kredi çekmek zorunda kaldı.
Sübvansiyonlu kredilerden vaz geçti.
Karnını doyurabilmek, tarlasını yeniden ekebilmek için yüksek faizle kredi aldı.
Ziraat Bankası kredi vermeyince, özel bankalara yöneldi.
Özel bankalar yetmeyince tefecinin eline düştü.
Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçinin borcuna göre faiz uygulamaya başladı.
Borcun varsa yüksek faiz.
Borcun çoksa daha yüksek faiz…
Ödeyemedin mi? Traktörüne bile haciz!
Bunlar olurken Ziraat Bankası batan yandaş firmalara ortak olmaya kalktı.
Simit Sarayı’na verecek 500 milyon doları şak diye çıkaran Banka, çiftçinin borcunu ertelemekten aciz.
Ankara’da AKP’li vekil eşinin batık AVM’sine koşarak ortak olan Ziraat Bankası, çiftçiye nefes aldırmak yerine tarlasına el koyuyor.
Üretimi sürekli kılmak için çalışması gereken Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçinin traktörünü bağlıyor.
Devletten dünyanın desteğini alan enerji şirketleri, binlerce çiftçinin sulamada kullandığı elektriği kesiyor.
Borcunu ödeyemeyenleri hapisle tehdit ediyor.
İşte AKP’nin yarattığı tarım düzeni budur…
Bunun karşısında biz diyoruz ki:
Kamu bankalarını, vatandaşın parasını, yandaşın batık şirketlerine değil; çiftçiye kullanın.
Yandaşınız bugün var, yarın yok.
Ama çiftçiler bu toprakları on bin yıldır alın teriyle suluyor, sulamaya da devam edecek.
Değerli arkadaşlar,
Çiftçilerimizin borçları acilen yapılandırılmalıdır.
Tarım, stratejik bir sektördür. Hem istihdam sağlar, hem ekonomiye can verir.
Çiftçimizi korumazsak ülkemizi koruyamayız.
AKP ülkemizi 130 ülkeden tarım ürünü ithal eder hale getirdi.
Samandan maydanoza her ürünü ithal ediyoruz.
İthalat yaparsak çiftçi borcunu ödeyemez.
Mersin’deki çiftçiler gibi tarlasını bahçesini yok pahasına satar.
Aksaray’daki çiftçi gibi hapis ile tehdit edilir.
Alanya’daki üretici gibi portakallarını gözyaşlarıyla çöpe döker,
Serada biber yetiştiren kova kova biber döker,
Üreticiye bilerek zarar ettirirler;
Sonra da “ithalat zorunlu” diye çiftçimizin hakkını yabancılara ve ithalat baronlarına yedirirler.
Değerli Basın Mensupları;
Ziraat Bankası yandaşın batık şirketine ortak olacağına, çiftçinin bereketli topraklarını yeniden yeşertmelidir.
Yazık etmeyelim Türk çiftçisine.
Yazık etmeyelim Türk tarımına.
Yazık etmeyelim bu bereketli Türk topraklarına.