“Reform”diyorsunuz ama yapılan hiçbir reform,tek bir santim ileriye götürmüyor bu ülkeyi.18 11 2021
Yayınlayan
Değerli milletvekilleri, İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Bu kanun teklifinin amacı ne? Reform adı altında uygulamadaki bazı aksaklıkların giderilmesi, işlemlerin hızlandırılması, tarafların mağduriyetlerinin önlenmesi gibi gerekçelerle bazı değişiklikler yapılıyor. Şimdi, bu kanunu okuduğumda bir hukukçu gözüyle baktım, bir de hukukçu sıfatımı çıkarıp insan gözüyle baktım. Evet, dünyada bir vahşi kapitalizm var, kimine göre neoliberalizm; hakikaten adaletsizlikler, zengin ile fakir arasında uçurumlar, vicdansızlıklar yaratıyor ve bu da birçok yıkıma neden oluyor. Ama AKP’nin uyguladığı politikalar ülkemizdeki bu yaraları çok ama çok daha derinleştirdi ve şunu fark ettim: Hukukçu olarak okuduğumda, gerçekten bu politikalar neticesinde birer robota dönüştüğümüzü fark ettim. Yani dünyanın bir yerinde robotlar insanlaştırılırken, AKP politikalarıyla artık, maalesef, biz insanlar da robotlaştırılıyoruz “Kanunla sadece şunu nasıl kolaylaştıracağız? Efendim, arabaların fiyatı düşmeden yediemin ücreti artmadan nasıl haciz işlemini kolaylaştıracağız? Borçluya satış imkânı verelim.” noktasına geldik. Hâlbuki yapmamız gereken ne? Yapmamız gereken, insani olarak… Bu icra dosyalarını, bu 23 milyon icra dosyasını nasıl engelleyebileceğiz? Aramızda avukat arkadaşlar var, stajyerken veya mesleği yaparken hepimiz yaşadık. Yaşamadıysanız, görmediyseniz hepinize çağrıda bulunuyorum: Gidin, Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Bursa’da bir sabah, icra dairelerinin önüne gidin. Orada, her bir daireden her gün 2-3 arabanın nasıl çıktığını; memurlar ile görevlilerin ellerinde yüzlerce, binlerce dosyalarla şehirlerin varoşlarına, gecekondularına nasıl gittiklerini; o yıkık dökük, iki göz odalarda, yarı aç yarı tok çocukların olduğu, haciz eşyası bile bulunmayan evlerde tüplü televizyonların görev gereği, işte bu kanunlara yazdığımız maddeler gereği haciz edildiğini bir görün. Bir görün de o zaman bunları mı konuşmamız lazım, yoksa, gerçekten bu ülkede yoksulluğu yok edecek, sosyal devleti hayata geçirecek, bu uçurumu ortadan kaldıracak şeyleri mi konuşmamız lazım; onu bir kere daha konuşalım diyorum değerli arkadaşlar.
Bu kanunda yine ne var? Çocuklarla ilgili maddeler var. Zaten, uygulayıcılar, çocuk hakları savunucuları, uzmanlar yıllardır bu maddeleri eleştiriyordu. Getirilen maddeler, evet, eskisine göre iyi ama kesinlikle yeterli değil ve bazı kaygıları gidermiyor. Bir kere, Çocuk Koruma Kanunu’na “sosyal çalışmacı” kavramı diye bir kavram koydunuz, bu kavram tıpkı torba yasalar gibi her alandaki mezuniyetleri içeriyor. Kötü yasalar olabilir ama iyi uygulayıcılar elinde çok iyi sonuçlar doğurabilir. Bunu uygularken gerçek anlamda uzmanlaşmış, çocukların üstün yararını düşünen kişilerle altyapı oluşturulması gerekiyor diye bunu buradan belirteyim.
“Reform” diyorsunuz ama yapılan hiçbir reform, adalet konusunda, hukuk konusunda, demokrasi, yargı bağımsızlığı konusunda, insan hakları konusunda, özellikle ifade özgürlüğü konusunda tek bir santim ileriye götürmüyor bu ülkeyi. Dünyada da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dosyalarında da, kararlarında da maalesef öndeyiz. Bakın, geçenlerde Avrupa İnsan Mahkemesi, TCK 299’la ilgili bir karar verdi, dedi ki: “Bu madde, ifade özgürlüğünü ihlal ediyor.” Ya, bu sözleşmeyi biz imzaladık, bu mahkemenin kuruluşunda bizim de imzamız var. Peki, ne yapmamız lazım? Bu maddeyi o içtihat doğrultusunda düzeltmemiz lazım. Geçmişte de yaptık, mutlaka bunu düzeltmeliyiz.
Bugünden bir örnek vereyim: Daha birkaç yıl önce, işte, dolarlarla ilgili “tweet” atıp dolar 7 lira olduğunda “Vay, dolar 10 lira olacak, şöyle olacak, böyle olacak.” diyen öngörülü insanları “terörist” ilan edip ifade özgürlüğüne aykırı bir şekilde gözaltına alınmalar, hâlâ devam eden yargılamalarla karşı karşıya bıraktınız. Yani tıpkı 1600 yılındaki İtalya’daki gibi yaşıyoruz, Bruno vardı, dedi ki: “Dünya dönüyor, düz değil; başka gezegenler var, evren şöyle ,böyle.” “Sapkın, dine karşı.” dediler, Bruno’yu 1600 yılında İtalya’da diri diri yaktılar ama bugün herkes o gerçeği biliyor; tıpkı, işte, şu dolar “tweet”leri atanlar gibi. “Terörist” dediniz, aldınız, yargıladınız ama bugün dolar 11 lira. O yüzden, değerli arkadaşlar, artık size çağrıda bulunmayacağım, zaten uzun zamandır bulunmuyoruz.
– Çünkü bu eksikleri, bu yanlışları, bu geriye gidişi düzeltmediğinizi, düzeltemeyeceğinizi, artık bu ehliyetleri yitirdiğinizi biliyoruz. O yüzden, size uzun zamandır tek bir çağrıda bulunuyoruz: “Derhâl seçim” diyoruz çünkü geliyor gelmekte olan.