CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ BURCU KÖKSAL – VATANDAŞIN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ ÜZERİNE KURULAN YOLSUZLUK DÜZENİ
Yayınlayan
Biyografik
Burcu KÖKSAL
Afyonkarahisar - 1980, İsmail, Meral.
Avukat, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.
CHP Afyonkarahisar İl Kadın Kolları Başkanlığı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Afyonkarahisar İl Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Atatürkçü Düşünce Derneği başta olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütlerinde üyelik yaptı.
25 ve 26. Dönemde Afyonkarahisar Milletvekili seçildi. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi olarak görev yaptı.
Orta düzeyde İngilizce bilen Köksal, evli ve 1 çocuk annesidir.
İktidarın yıllardır söylediği bir söz vardı, Genel Başkanımızı hedef alarak dillerine doladığı “SGK’yı kim batırdı” diye. AKP iktidarı döneminde 10 kat daha fazla zarara uğratıldığı tespit edilen SGK’nın, bu kez özerk yapısını kendilerine bağlamak istiyorlar. SGK’nın bütçesi genel bütçeye bağlı değil, özerk bir bütçesi var, kendi bütçesi var, bakanlıklara bağlı değil, kendi denetimini yapan bir kurum. Şimdi ne yapacaklar? SGK’yı, bakanlığa başlayacaklar. Bakan Bilgin döneminde SGK’dan 6-7 müdür görevden alınmıştı. Hangi gerekçeyle? Hatırlayın naylon fatura, usulsüz ilaç ihalesi, ilaçları el altından alıp satma; insan sağlığını, herkes için eşit sağlık ilkesini gasp eden usulsüzlükler sebebiyle. Peki şimdi ne yapacaklar? SGK’nın bu usulsüzlükleri tespit edebildiği özerk yapısını bozacaklar, yandaşlara peşkeş çekecek hale getirecekler. Usulsüzlük için bir anlamda kılıf hazırlamaya çalışıyorlar. Yani bu kez vatandaşın sağlık hakkını, sağlık güvencesini, sosyal haklarını yandaşa peşkeş çekecekler. VATANDAŞIN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ ÜZERİNE BİLE YOLSUZLUK DÜZENİ KURAN BİR İKTİDARLA karşı karşıyayız. AKP iktidarında SGK ne hale getirilmiş, Sayıştay raporlarında neler var? 425 milyar 668 milyon 708 bin 207 lira faaliyet alacağı, 69 milyar 488 milyon gelirlerden alacağı, 315 milyar 784 milyon 989 bin 713 lira gelirlerden takip alacak hesabı, 25 milyar 890 milyon 614 bin 774 lira gelirlerden tescilli ve tehirli alacaklar hesabı, 74 milyon 509 bin 770 lira diğer faaliyet alacakları, 14 milyar 430 milyon lira şüpheli alacaklar hesabı, 44 milyar 340 milyon 9 kuruş kurum alacakları, 44 milyar 340 milyon 1938 lira diğer kurum alacakları, 7 milyar 322 milyon 607 bin 864 lira diğer alacaklar, 7 milyar 322 milyon 607 lira kişilerden alacak hesabı. Bu rakamlara göre SGK toplam 477 milyar 331 milyon 318 bin 9 lira alacaklı durumunda. 12. Kalkınma Planı’na baktığımızda sosyal güvenlik haklarıyla ilgili de düzenlemeler tam bir fiyasko. Çalışan-emekli dengesi giderek bozulmakta, Türk sosyal güvenlik sisteminin açıkları ve kamu maliyesine yükü de sürekli büyümekte. Kamuoyu önünde emeklilerin yaşam seviyesini düzelteceğini, satın alma güçlerini koruyacağını söyleyenler, 12. Kalkınma Planı içerisinde önümüzdeki 5 yıl içinde emekli aylıklarının yeniden değerlendirilmesi, intibak ve satın alma güçlerinin artırılmasına yönelik bir düzenleme yapmamış gözüküyorlar. Yani emekli yine kaderiyle baş başa bırakılmış, yine sefalet aylığı almaya mahkûm edilmiş gözüküyor. “Süper gücüz, ekonomide şöyle büyüyoruz” diye kendi servetlerine servet katanlar, vatandaşları ölene kadar çalıştırmayı düşünüyorlar. Uzun lafın kısası, bu kalkınma planında mezara kadar emeklilik yok gözüküyor. Ülkemiz şu an topyekûn yoksulluğa itilmiş durumda, iktidarın ise yoksulluğu bitirmek için herhangi bir somut hamlesi yok. Yoksullukla mücadele her alanda yaratılan fırsat eşitliği ile olur diyoruz ama ülkede her alanda yaratılan bir fırsat eşitliği yok ve bu fırsat eşitliğini getirmeye çalışan bir iktidar da yok. Kalkınma planında mülteciler var. Hatırlarsanız 3 milyon mülteciye kapılarını açanlar, bu ülke zaten kendi vatandaşına yetmiyor dediğimizde bize karşı çıkanlar, güvenlik sorunundan tutun ekonomik yüke kadar her alanda bize fayda yerine zarar getirecek dediğimiz mültecileri hiçbir şekilde ülkeye entegre etmeden, eğitimde, sağlıkta her alanda onlara kolaylık sağlayanlar ne diyorlardı? Yollayacağız. Yollamıyorlar, ne yapıyorlar? Yabancı kaçak işçilikle mücadeleyi kayıt içine alacaklar, yani meşrulaştıracaklar, sınır kapılarını bu kez mültecilere yönelik iş kapısı olarak açacaklar. Bu ülkenin öz evlatları bu ülkede kendilerine tanınmayan imkanlar yüzünden yurt dışına gitmek zorunda kalıyor; doktoru, öğretmeni, işçisi, öğrencisi ülkesinde görmediği itibarı yurt dışında görüyor, iktidar da kürsü başından “giderlerse gitsinler” diye onları adeta kovmaya kalkıyor. Hani bu insanları döndürme gibi bir planları da yok, beyin göçü tüm hızıyla devam ediyor fakat kayıt dışı mültecileri kayıt altına almak var kalkınma planında. Ülkemizin nitelikli çalışan kesimi yurt dışına giderken, yurt dışından gelen mültecilere burada kayıt içi bir iş, kayıtlı bir iş imkanı da sağlayacaklar kalkınma planında. “Kıdem tazminatlarını her dönem ne yapar, ne ederiz de işçinin elinden alırız” diye hesap yapan iktidarın, 12. Kalkınma Planı’nda buna yönelik bir adımı vardı. 11. Kalkınma Planı’nda diyordu ki, “kıdem tazminatı fonu kuracağız” 12. Kalkınma Planı’nda kıdem tazminatı fonundan eser yok. O politikadan vazgeçmiş görünüyor, onun yerine OKS adında bireysel emeklilik sisteminden farklı yeni bir tamamlayıcı emeklilik sistemini devreye sokuyor. AKP açısından yeni bir kaynak tanımlaması olan OKS, artık kıdem tazminatı fonuna ihtiyaç duyulmayacak bir sistem olarak gözüküyor ve “kıdem tazminatında reformu sosyal tarafların mutabakatıyla gerçekleştireceğiz” diyorlar. Yani işçinin emeğini, alın terini işverenin vicdanına bırakmış durumdalar.