Aile Bakanlığı kadına şiddetle ilgili ne yapıyor? 24 11 2020
Yayınlayan
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen değerli vatandaşlarımız; herkesi Genel Kuruldan saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün Öğretmenler Günü. Başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün öğretmenlerimizin günlerini kutluyorum ve diliyorum ki en kısa zamanda sosyal haklarına kavuşsunlar, işsiz kalmasınlar, atanabilsinler ve geçen haftalarda şahit olduğum gibi böyle yetişmiş güçler tarımda çalışmak durumunda kalmasın.
Evet, üzerinde konuştuğum madde 25’inci madde, Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklikle İlgili bu teklifin 25’inci maddesi. Bir tanım değişikliği içeriyor sadece, kurumun isminin değişmesinden dolayı. O yüzden üzerinde çok da bir şey yok ama yarın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü. Bu vesileyle bu konuya tekrar değinmek istiyorum.
Evet, yarın Aile Bakanlığından bir plan daha açıklamasını bekliyoruz. Niye bekliyoruz? Çünkü her sene yapılan şey sadece plan açıklamaktan ibaret. Geçen seneye baktığımızda, haberleri şöyle bir taradım: Bir koordinasyon planı açıklanmış, kurumlar toplanılmış, efendim, “Kadına yönelik şiddetle nasıl mücadele edeceğiz, nasıl farkındalık oluşturacağız?” diye bir açıklama yapılmış ama o günden bugüne baktığımızda bir aşama kaydetmemiş olduğumuzu görüyoruz. Bir de uygulamalara baktığımızda bu açıklanan eylem planlarının, strateji planlarının tam tersi uygulamalar yapıldığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, şöyle baktım, Aile Bakanlığı 2012 yılında Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı çıkarmış, daha sonra bu beş yıllık planın süresi dolunca -bu kalın bir şey ama ben kâğıt tasarrufu olsun diye başlığını, birkaç önemli sayfasını çıkardım- 2016-2020 yılı arası için yine bir Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı çıkarmış. Herhâlde bunun da süresi doldu bugün itibarıyla. Muhtemelen bugün yarın bir tane daha eylem planı açıklanır ama bu eylem planlarına bakıyoruz, ne diyor? Önce diyor ki: “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için bir zihniyet dönüşümü gerçekleştirmek gerekiyor.” Genelde o planlar böyle başlıyor, peki bu zihniyet dönüşümü gerçekleştiriliyor mu? Hayır, gerçekleştirilmiyor. Neden gerçekleştirilmiyor? Müfredata bakıyorsunuz, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimin her aşamasında müfredattan çıkarılıyor. Eğitim broşürlerindeki, kitaplarındaki görsellere bakıyorsunuz, orada toplumsal cinsiyet eşitliğinin tam tersine, çocukların bilinçaltına toplumsal roller yükleyen resimler kullanılıyor. Ne yapılıyor? Mesela kadın, efendim, çay servisi yaparken, ev işi yaparken resmediliyor veya güya bazı kurumlardan destek alınıyor bu koordinasyon planları çerçevesinde. Onlara bakıyorsunuz, işte Diyanetin en son yayınladığı videoda olduğu gibi kadına bir rol biçiliyor ve bu toplumsal rolle farkındalık oluşturmanın tam tersine, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlamanın tersine geri adımlar atılıyor ve bakıyoruz maalesef ülkemiz -üzülüyoruz, bundan hepimiz üzülüyoruz- Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde geçen yıl 153 ülke arasında 130’uncu olmuş değerli arkadaşlar. Bu, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmaz, bu, hakikaten yakışmaz. Bununla ilgili her sene de bu endekslerde geriye gittiğimizi görüyoruz.
Son üç yıla baktığımızda, kadına yönelik şiddetin, cinayetin arttığını görüyoruz. Aslında, 2007’den itibaren çıkardım, çok ciddi oranlarda artış var. Örnek vereyim: 2008’de 80, 2009’da 109, 2010’da 180, 2011’de 121, 2012’de 201 diye gidiyor, 2018’de 440, 2019’da 474 kadın cinayete kurban gidiyor. Peki, bunu nasıl değiştireceğiz? Bunu biliyoruz, işte bu strateji planlarını, eylem planlarını açıklıyorsunuz ya bunların içinde yazılanları hayata geçirirseniz, İstanbul Sözleşmesi’ni eğer tartışmaya açmazsanız, orada taahhüt ettiğiniz, gurur duyduğunuz o maddeleri hayata geçirirseniz ve o kanunları buraya getirirseniz, koordinasyonu gerçekten kurumlar arasında kurarsanız işte o zaman kadına yönelik şiddetle gerçek anlamda mücadele ettiğinizi ve kadın cinayetlerinin azalacağını görürüz. Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor: Eğer bu söylenenler hayata geçirilse dahi gerçek anlamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleşmesi için bir yüzyıla ihtiyaç var. Bu yüzyılı kısaltabiliriz değerli arkadaşlar, yeter ki bu konuda irade gösterelim diyorum.