TBMM’de 2023 Yılı Milli Savunma Bakanlığı Bütçesi Üzerine MHP Grubu Adına Yapmış Olduğum Konuşma
Yayınlayan
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, 2023 mali yılı Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, başta cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere şehitlerimizi, ebediyete irtihal eden gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyor; hâlen yurt içinde ve yurt dışında görevli kahraman asker, polis ve güvenlik korucularımızı, hayatta olan tüm gazilerimizi, vazife malullerini ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, dünya coğrafyasında istisnai bir jeopolitik konuma ve bu konumdan kaynaklanan eşsiz imkânlara sahip bir ülkedir. Bu durum bize çok geniş imkânlar sunarken aynı zamanda, oluşturduğu riskler nedeniyle diğer ülkelerin de Türkiye’yi öncelikli hedef ülke olarak görmelerine sebep olmaktadır. İçinde bulunduğumuz coğrafya, küresel boyutta, Güney Amerika, Avustralya ve Antarktika Kıtaları hariç diğer bölgelerde meydana gelen tüm gelişmelerden doğrudan etkilenecek özelliklere sahiptir. Ülkemizin sadece jeopolitik konumunun dikkate alınarak değerlendirilmemesi, ekopolitik, teopolitik, enerjipolitik, ulaşım, lojistik, kültürel ve benzeri alanları da kapsayacak şekilde değerlendirilmesi, risk ve tehditlerin bu alanların da dikkate alınarak belirlenmesi önem arz etmektedir. Günümüzde savunma klasik anlayışın ötesine geçmiş ve topyekûn güvenlik kavramıyla içi doldurulmaya çalışılan bir alan hâline gelmiştir. Dolayısıyla, konular sadece askerî nitelik taşımanın yanında politik, diplomatik, sosyal, ekonomik ve teknoloji ile diğer konuları da içine alan geniş bir hüviyet kazanmıştır.
…
Türk Silahlı Kuvvetlerini en fazla meşgul eden konunun başında terörle mücadele kapsamında üstlenmek zorunda olduğu görevler ile düzensiz göç gelmektedir. Bu konuda Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51’inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakkı kapsamında yapılan sınır ötesi müdahalelerin Türkiye’nin öz savunmasının gereği olduğu açıktır. Buna karşılık, yaşanan temel sorun Marksist, Leninist bir terör örgütü olan ancak günümüzde vahşi kapitalizmin uşaklığını yapan PKK ve YPG, PJAK gibi türevlerinin arkasında özellikle NATO’da ittifak hâlinde olduğumuz ve bizim müttefik olduğumuzu sandığımız ülkelerin çıkmasıdır. PKK ve türevlerinin elinde üretici ülkenin bilgisi ve izni dışında kullanılma imkânı olmayan silah ve mühimmat bulunmaktadır. ABD’nin PKK’ya verdiği destekle Suriye topraklarında oluşturulmaya çalışılan terör koridoru Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin verdiği yetkiye dayanılarak Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı sınır ötesi harekâtlarıyla engellenmiş ve tarafların oyunu bozulmuştur. Ayrıca yurt içine yönelik yapılan Pençe, Kıran, Kapan ve Yıldırım operasyonlarıyla da önemli miktarda teröristi etkisiz hâle getiren temizlik harekâtları gerçekleştirilmiştir. PKK ve türevlerinin ABD, AB ile Türkiye’ye aleni ya da gizli husumet duyan ülkelerce siyaseten desteklenmesi, eğitilmeleri, donatılmaları, ihtiyaç duydukları her türlü silah, mühimmat, araç ve gereç ile sahte belgenin temin edilerek verilmesi Türkiye’nin bekasına yönelik ciddi bir tehdittir. NATO Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 5’inci maddesinde belirtilen hükümlere rağmen bunlar, maalesef, yapılmaktadır. Bu konuda halkımız tepkilidir ve bu tepki Sayın Milliyetçi Hareket Parti liderinin “Türkiye’ye silah ambargosu uygulayan, terörizme çanak tutan sabıkalı ülkelerle bir ve beraber olmamız akıl harcı mıdır?” diye sorması ve “Türkiye seçeneksiz değildir. Türkiye çaresiz değildir. Eğer şartlar içinden çıkılmaz hâle gelirse NATO’dan ayrılmak bile alternatif bir tercih olarak gündeme alınmalıdır.” sözü, bu halkın tepkilerinin de dile getirilmesidir. “Türkiye’nin itirazları ciddiye alınmıyorsa, NATO’daki varlığı da ciddiye alınmıyor ve saygı görmüyor demektir.” değerlendirme ve ikazları, NATO ülkelerinin Türkiye’nin güvenliğini göz ardı etme çabalarına karşı gösterilen güçlü bir tepkidir ve milletin tepkisinin siyasi yansımasıdır.
Türkiye, bugüne kadar olduğu şekliyle ne ABD ne AB ne Rusya ne Çin’in jeopolitiğine boyun eğmeyecektir. Türkiye, bugüne kadar yaptığı üzere kendi jeopolitiğini merkeze alarak karar geliştirecek ve pozisyon, tavır alacaktır. Bunun için elindeki en önemli imkânlar vatandaşın güven ve kararlılığıyla oluşturulan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Peygamber ocağı gördüğümüz Türk Silahlı Kuvvetleri ve vatandaşımızın engin, sağduyu ve desteğidir.
…
Bu vesileyle 9 Aralık Uzman Jandarmalar Günü’nü de kutluyor ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin muharip yapısını, saygınlığını, caydırıcılığını, personel niteliklerini, sahip olduğu teknik imkânları artırıcı her türlü önlemin alınması gerektiğinin altını çiziyor; bütçemizin hayırlı olmasını diliyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.