229 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerindeki 1’inci maddesi üzerine yapmış olduğum konuşma.. 27 01 2021
Yayınlayan
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 229 sıra sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması hakkında Kanun Teklifi üzerindeki 1’inci maddede grubum adına söz almış bulunuyorum.
Kanun teklifinin gerekçesine baktığımızda gerekçe süslenmiş, biraz önce Komisyon da gerekçeyi belirtti. Yatırım ortamının iyileştirilmesi, iş yapma kolaylığının geliştirilmesi, AR-GE ve yüksek teknoloji yatırımlarına destek verilmesi, yüksek teknolojiye dayalı üretimin artırılması, yüksek katma değerli ürünlerin artırılması; bunlar için destek, teşvik süresinin uzatılması, velhasıl, istihdamın artırılması gibi güzel hedefler, amaçlar, gerekçeler var. Biz bunların gerçekleşmesini inanın ki sizden çok çok daha fazla istiyoruz. Bunu da zaten her defasında dile getiriyoruz ama bu kanunla veya on sekiz yıldır, on dokuz yıldır bu Meclise getirdiğiniz onlarca yatırım ortamının iyileştirilmesi kanunlarıyla bu amaçların gerçekleşmediğini ve gerçekleşmeyeceğini yaşayarak maalesef görüyoruz. Bu kanunla da bu amaçlar gerçekleşmeyecek. Niye gerçekleşmeyecek? Çünkü öncelikle bu ülkede yatırım ortamının iyileştirilmesi için bir güven ortamına ihtiyaç var, hukuk devletine ihtiyaç var, demokrasiye ihtiyaç var, adalete ihtiyaç var. Baktığımızda ne görünüyoruz? Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin kredi notunun maalesef ülkenin kredi notundan daha yüksek olduğunu görüyoruz. Peki, bunu hiç sorguluyor musunuz değerli arkadaşlar? “Niye böyle oluyor, iktidar olarak on dokuz yıldır bu ülkeyi yönetmemize rağmen niye biz bu güveni veremiyoruz?” diye soruyor musunuz? Lütfen bunu kendinize sorun çünkü sebebi Anayasa’da gerçekleşiyor, Anayasa’dan başlıyor. Önce bu Anayasa’yı bir değiştirmemiz lazım. Ne yapmanız lazım? Tek adam rejimine son vermeniz lazım. Bütün yetkilerin tek kişide toplandığı bir ortamda sermaye, yatırım maalesef gelmez ve tam tersine, gördüğümüz üzere ülkeden kaçar.
Şimdi, Anayasa’daki emredici hükümlere dahi -maalesef yargıdan itibaren, yürütmeden itibaren bu ülkenin yöneticilerine baktığımızda- uyulmadığını görüyoruz. Böyle bir ortamda yatırım gerçekleşir mi değerli arkadaşlar? Sermeye gelir mi? Böyle bir ortamda, AR-GE araştırmaları gerçekten özgür bir ortamda gerçekleşir mi? Hayır. Tek başına, son dönemde Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşen o fotoğraflara baktığımızda dahi maalesef bilimsel özerkliğin olmadığını, üniversitelerde özgür ortamın olmadığını, gençlerin özgürce düşünemediğini, bilimsel çalışmaların özgürce yapılamadığını görüyoruz. İşte, böyle bir ortamda, maalesef, kurulacak bu bölgeler, kurulacak AR-GE geliştirme merkezleri işlevini yerine getiremeyecek.
Şimdi, Bursa özeline baktığımızda, bu konudaki uzman arkadaşlarla konuştuğumda şunu öğrendim: Bursa’da 130 tane AR-GE merkezi var, 31 tasarım merkezi var fakat çoğu otomotiv yan sanayisiyle ilgili AR-GE merkezleri. Dolayısıyla da bağımlı yani ana sanayiye bağlı olduğu için gerçek anlamda bağımsız ve uluslararası düzeyde yarışacak anlamda bağımsız bir şekilde AR-GE çalışmaları yapamıyorlar ve işlevini tam anlamıyla yerine getiremiyorlar. Onu belirttikten sonra şunu söyleyeyim: Ülkenin ekonomik durumuyla ilgili de artık on dokuz yıldır AKP iktidarı halktan adım adım koptuğu için masa başında tahlil yapıyor. Masa başında tahlil yaptığı için de iş yerlerinin kapanmadığını, işte vatandaşların ekonomik durumunun çok iyi olduğunu dile getiriyor. Oysa sahada dolaştığımızda tam tersi bir manzarayla karşılaşıyoruz. Örneğin, Mudanya’dan bir esnaf bana dedi ki: “Vekilim, biz önceden bir yıl sonrasını düşünüyorduk, şimdi maalesef bir gün sonrasını düşünüyoruz.” Yine esnaf odalarında kayıt dışı, daha doğrusu vergi kayıtları var ama odaya kaydolmayan esnafın desteklerden faydalanmak için esnaf odalarına kayıt yaptırdığını görüyoruz. Bu da sanki size maalesef kapanan esnaf yokmuş gibi yansıtılıyor ama gerçek bu değil. O 1.000 liralar bir nebze olsun işte faturasını ödeyebilsin diye, o desteği alabilmek için, ki ondan da faydalanamıyor esnafımız. Bu nedenle esnaf odalarına kayıt yaptığı için siz masa başında fotoğrafı yanlış çekiyorsunuz değerli arkadaşlar.
Kapalıçarşı esnafını dolaştık, bugün Değerli Başkanın açıklamaları da var. “Artık dayanacak gücümüz kalmadı, esnaf kepengini kapatıyor.” diyorlar ama siz onların sesini duymuyorsunuz. Belli sektörler, lokantalar, düğün salonları, kırtasiyeler, kafeler aylardır kapalı, artık evlerine ekmek götüremez olmuşlar.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) – Çiftçiler diyorlar ki: “Traktörlerin ücreti 3 katı kadar arttı, biz eskiden ürünümüzü satardık yeni traktör alırdık, artık alamıyoruz ve artık dayanacak gücümüz kalmadı.” Değerli arkadaşlar, size tavsiyem: Önce sahaya çıkın, önce vatandaşı dinleyin, önce gerçek anlamda demokrasiyi, adaleti sağlayacak bir anayasa değişikliğini gerçekleştirin, ondan sonra bu kanunlar gereken sonucu verir.