Vergi kanunu, “Aman döviz almayın, dile benden ne dilersen.” kanunu mu?
Yayınlayan
“İhracat patlaması yaşayacağız, ülkemiz şaha kalkacak.” diye çıktığınız yolun her virajında başka bir tekeri patlatarak gidiyorsunuz. Gözlerinizin ışıltısına odaklanmaktan sektör temsilcilerinin kulakları yırtan çığlıklarını duymuyorsunuz ama bir kere de buradan biz söyleyelim: Sanayiciler “Politika faizi yüzde 14 ama özel bankalar yüzde 30-40 civarında faiz uyguluyor. Kredi limitlerimiz yetmiyor. Borçlanma maliyetleri artıyor. Faiz indirimi finansal koşullara yansımıyor.” diyor. “Kamu bankalarında oranlar düşük, oradan alsınlar.” diyebilirsiniz. Elbette oraya da gidiyorlar, ayakta kalabilmek için gitmedik yer, çalmadık kapı bırakmıyorlar ama sonuç aynı. Kamu bankaları kredi için bin dereden su getiriyor, verseler bile gıdım gıdım veriyorlar, derde de derman olamıyorlar. Üreticilerimiz geçtiğimiz yıl yüzde 7,5’la borçlanıyorlardı, sadece 7,5. Nereden nereye değil mi? Söyleyeyim bakın; faizde 7,5’tan 40’a, enflasyonda 10’dan 80’e, kurda 4’ten 14’e.
Değerli milletvekilleri, TÜRK-İŞ’e göre yoksulluk sınırı 13 bin lirayı geçmiş yani 3 asgari ücretle bile yoksulluk sınırını aşamayacak kadar derin bir yoksulluk yaşıyoruz. Geçen ay kalkınma kongremizde anlattık, ülkemizde 54 milyondan fazla vatandaşımız yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışırken 10,7 milyon kişi resmen yatağa aç giriyor. Siz ise en düşük emekli aylığını 2.500 liraya getirmekle övünüyorsunuz; emekli aç mı, tok mu asıl onu söylesenize. Siz, yoksullukla mücadele etmiyor, yoksulluğu yönetiyor, bundan siyaset devşirmeye çalışıyorsunuz. Bugün genç, yetişkin, yaşlı fark etmeksizin herkes yoksulluk döngüsünün bir mağduru. Dünya Ekonomik Forumu’na göre iktidarınız çocuklara anne babalarının sahip olduğundan daha kötü fırsatlar sunuyor yani bugün ülkemizde 18 yaşındaki bir genç, ebeveynlerinin 18 yaşındaki hâline göre çok daha kötü şartlarda yaşıyor. Bunlar sadece bizim değil kongremize katılan ekonomistlerin de tespitleri. Ülkemizi içine düşürdüğünüz yoksulluk tuzağında gençler hayal kurmayı bıraktılar, sadece bu kabustan kurtulmak istiyorlar; kurtulacaklar da ve hayallerindeki müreffeh ve umut dolu Türkiye’yi onlarla beraber biz inşa edeceğiz Hükûmetin bir planının, programının olmadığı belli; her hafta bir şey deniyorsunuz, her hafta yeni bir politika. Hükûmetin kafa karışıklığına AK PARTİ milletvekilleri yetişemiyor. Vallahi milletvekillerine üzülüyorum; her hafta aynı konuda yeni bir kanun, yeni bir madde getiriyorsunuz Meclise. Madde “Cumhurbaşkanı yürütür.” diyor ama anlaşılan o ki ne yürütebiliyor ne de yönetebiliyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle uçacaktık, kaçacaktık; uçuyoruz ama yokuş aşağı, kaçıyoruz ama refahtan, gelişmişlikten, medeniyetten kaçıyoruz. Sorunların tek sebebi sizin politikalarınız, yanlış politikalarınız değilmiş gibi bir de bizim sloganımızı beğenmişsiniz, “Biz çözeriz.” diyorsunuz ama sorunun sebebi maalesef çözümü olamaz. Biz çözeriz hem de kökünden çözeriz. Bir ara gelin İYİ Parti’ye, size de anlatalım.