Varlık barışı ile kalkınma olmaz, üreten ekonomiyle olur
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin ikinci maddesi üzerine 16.07.2019 tarihli Genel Kurul Konuşması-
Görüşülmekte olan kanunun 2’nci maddesi, varlık barışı uygulamasında sürenin uzatılmasıyla ilgilidir. Yurt dışında bulunan para, altın ve değerli kâğıtların yurda getirilmesi için düşük vergi ödenip meşru hâle sokulması istenmektedir. Ayrıca yurt içinde vergi mükelleflerince sahip olunan fakat bugüne kadar beyan edilmeyen para, altın, döviz, menkul kıymetler ve taşınmazların vergi dairelerine beyan edilmesi, gene çok düşük vergi ödenip defter kayıtlarına geçirilerek meşru hâle getirilmesi istenmektedir.
On yedi yıllık AKP hükûmetlerinin ilk icraatlarından biri, 2003 yılında çıkarılan vergi affı ve varlık barışıydı. Hemen sonrasında, toplum nazarında eşitsizlik yaratacağı gerekçesiyle bir daha böyle bir uygulama yapılmayacağı ilan edilmişti, ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da bir tutarlılık görmek mümkün olamamıştır; bugünküyle birlikte 8’inci kez uygulamaya konulmasıyla olağan bir hüviyete bürünmüş olacaktır. Daha önce yapılan varlık barışı uygulamalarından ne kadar gelir beklendiğine, gerçekleşmenin hangi oranlarda olduğuna dair bilgilere ulaşmak mümkün olamamaktadır. Şimdi de ne beklendiği açıklanmamıştır. Hükûmetin kaynak sıkıntısına çözüm üretme isteğini anlıyoruz ama bizce bu kanunla da çare bulunması mümkün görülmemektedir çünkü çözümsüzlüğün sebebi Hükûmetin kendisidir. Artık bu gerçeği görmeleri, anlamaları ve kabul etmeleri gerekmektedir. Bu madde için bizim önerimiz geri çekilmesidir. Türk toplumunun asıl ihtiyaç duyduğu şey, varlık barışı uygulamalarında süre uzatımı değil, ekonomide beklenen yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesidir. Tüketen ekonomi modeli yerine üreten ekonomi modeline bir an önce geçilmelidir. Bunun için de güven ortamının ve adalete olan inancın sağlanması şarttır. Yapılacak ilk iş de ekonomiyi bilmeyen başta Maliye ve Hazine Bakanı olmak üzere ilgili herkesin derhâl görevden alınmalarıdır. “Sarayın birlik görüntüsünü ve itibarını koruyacağız.” diyerek Türk devletinin itibarını düşürmeye hiç kimsenin hakkı olamaz. Buradan ikaz ediyorum, artık direnmekten vazgeçin ve başta damat olmak üzere ilgilileri görevden alın.
Değerli milletvekilleri, İYİ PARTİ teşkilatlarının talepleri doğrultusunda, hasadın yaklaştığı bugünlerde biraz da fındıktan bahsedeceğim. Ülkemizin en stratejik ürünlerinden olan fındık, 3 milyar dolara yaklaşan ihracat rakamıyla Türk ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. AKP iktidara geldiğinden beri bir parti kurucusu eliyle İtalyan firmasına teslim edilen fındık piyasası ne yazık ki üreticiden yana olamamıştır. FİSKOBİRLİK politik müdahalelerle devre dışı bırakılmış, Toprak Mahsulleri Ofisine verilen yetki de partililer tarafından diledikleri gibi şahsi menfaatleri doğrultusunda kullanılmıştır. Bu anlayışla üretici sürekli mağdur edilmiştir. Bu yılın da hüzünle bitmemesi için fiyat bir an önce açıklanmalıdır. Gerçekte hak edilen fiyatın 25 lira olması gerektiğini düşünüyoruz. Beklentimiz ise en az 20 liranın üzerinde olmasıdır. Ayrıca, aşağıdaki tedbirler de süratle alınmalıdır:
1) Stratejik ve millî bir ürün olması dolayısıyla Türk fındığı ve üreticisi devlet korumasına alınmalıdır.
2) Stoklu çalışma imkânı sağlanması için lisanslı depoculuk ve ürün borsaları geliştirilmelidir.
3) FİSKOBİRLİK yeniden yapılandırılarak asli görevine döndürülmelidir.
4) Hükûmet tarafından üreticiye fındık alım garantisi verilmelidir.
5) Değişen iklim ve diğer sebeplerle fındığa musallat olan küf ve diğer hastalıklarla topyekûn mücadele başlatılmalıdır.
6) Makine teçhizat ve sistemleri için üretici teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.
7) Üretici başta mazot ve gübre olmak üzere bütün girdiler için desteklenmelidir.
8) Fidan ıslahı ve gençleştirilmesi için üretici teşvik edilerek desteklenmelidir.
9) Fındığa dayalı gıda sanayisinde yatırım yapacak müteşebbisler desteklenmelidir.
Değerli milletvekilleri, dünyanın en kaliteli fındığını, üstelik üretimin yüzde 70’ten fazlasını üreten ülke olarak gereken her şeyi yapmak ve üreticiye dost olmak Hükûmetin görevi olmalıdır, bunlar bizim beklentilerimizdir, hatırlatmak istiyorum ve saygılarımı sunuyorum.