Öğretmenlere hakkınız ödenmez deyip hiçbir icraat yapmıyorsunuz !
Yayınlayan
Biyografik
Burcu KÖKSAL
Afyonkarahisar - 1980, İsmail, Meral.
Avukat, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.
CHP Afyonkarahisar İl Kadın Kolları Başkanlığı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Afyonkarahisar İl Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Atatürkçü Düşünce Derneği başta olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütlerinde üyelik yaptı.
25 ve 26. Dönemde Afyonkarahisar Milletvekili seçildi. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi olarak görev yaptı.
Orta düzeyde İngilizce bilen Köksal, evli ve 1 çocuk annesidir.
Bugün Öğretmenler Günü. Yıllardır meslek kanunu çıkarılmayan, seçim meydanlarında söz verildiği hâlde 3600 ek gösterge verilmeyen, “sözleşmeli” “ücretli” “kadrolu” diye ayrımcılığa maruz bırakılan, bilimin ışığında sorgulayan çocuklar yetiştirmek için mücadele eden öğretmenlerimizin, Sayıştay raporlarına göre 138 bin öğretmen açığı olduğu hâlde yıllardır atama bekleyen öğretmenlerimizin, mülteci çocukların eğitim öğretimi için KPSS, mülakat gibi kriterlerle göreve başlatılan ama hâlâ kadro alamayan PIKTES’li öğretmenlerimizin, hayattaki her türlü engeli aşıp da Bakanlığın atama engelini aşamayan engelli öğretmenlerimizin, yıllar boyunca çalışıp didinip emekliliğinde, hayatının son yıllarında rahat yaşaması gerekirken çocuklarına iş bulmak, onları okutabilmek veya evlendirebilmek için didinip duran, ayın sonunu zar zor getiren emekli öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü bir öğretmen çocuğu olarak kutluyorum ve ayrıca, görevi başında idealist duygularla çalışırken şehit edilen öğretmenlerimizin de Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. AKP’nin on sekiz yıllık eğitim karnesi bakınca görüyorum ki geleceğimizin teminatı çocuklarımız, sürekli değişen eğitim politikalarıyla âdeta deneme tahtasına çevrilmiş durumda. Cumhuriyetin kurduğu eğitim kurumlarının içi boşaltılmış, parasız ve nitelikli okulların oranı azaltılmış, dar gelirli ailelerin çocukları için olmazsa olmaz olan eğitimde fırsat eşitliği yerle yeksan edilmiş, devlet yurtlarının azlığı ve yetersizliği yüzünden aileler çocuklarını istemeseler bile FETÖ’nün yurtlarına bırakmak zorunda kalmış. Öğretmenler ise ekonomik sıkıntılarla âdeta kaderine terk edilmiş; idareci atamalarında, yönetim kademelerinde liyakatin yerini sendikal aidiyet almış. Yani, AKP, burada da partizanca davranıp kendi iktidarının arka bahçesi olan sarı sendikalara ait öğretmenlere öncelik tanımış. Bir yandan da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası KHK’yle ihraç edildiği hâlde takipsizlik veya beraat kararı alıp yargıda masumiyetini ispat edip hâlâ görevine başlatılmamış öğretmen ve akademisyenler de geçim mücadelesiyle boğuşmak zorunda bırakılmış. Her 24 Kasımda aynı nakaratı duyuyoruz: “Öğretmenler, hakkınız ödenmez.” diye süslü laflar var iktidar sıralarında ama icraat yok. Öğretmenlerin bir meslek kanunu bile yok, atama, yer değiştirme, görevde yükselme, mali ve sosyal haklar gibi tüm konularda niçin kendilerine özgü bir meslek kanunu yok?Seçim meydanlarında hemen her parti “3600 ek gösterge vereceğiz.” diye söz verdiği hâlde, hatta AKP, ilk 100 Günlük Eylem Planı’na aldığı hâlde neden hâlâ 3600 ek gösterge verilmedi? Öğretmen yetiştirmek için açılan öğretmen liseleri vardı -ben de gururla söylüyorum ki öğretmen lisesi mezunuyum- oralar neden kapatıldı? Pandemi döneminde 30 milyon veli ve öğretmeni uzaktan eğitimde kaderiyle baş başa bıraktınız. İnterneti olmayan evler, bilgisayarı olmayan çocuklar, hatta evinde tek televizyon olup da birden fazla öğrencisi olan aileler ne yapacak düşünmediniz. 759 bin hanenin televizyonu yok, 3 milyon öğrenci internete erişemiyor; siz, hâlâ “Uzaktan eğitimde süperiz.” diyorsunuz. Okullar açılsa bile 57 bin dersliğe ve 138 bin öğretmene ihtiyaç var. Dezenfektan, maske, ateş ölçümü gibi cihazları okullar nasıl temin edecek? Asgari ücretli bir aile bunlara nasıl bütçe ayıracak? Çünkü salgının başlangıcında vatandaşa 5 maske dağıtamayan AKP’nin, öğrencilere her hafta düzenli maske ve dezenfektan temin edebileceğini açıkçası hiç düşünmüyorum. Okullar kapalı lakin ana sınıfları açık. Ana sınıfı öğretmenleri ve öğrencileri bulaş riskiyle karşı karşıya. Çalışan anneler için kreşler zaten açık. Ayrıca, bu konu ebeveynlere eğitim izni verilerek esnek çalışmayla da çözülebilir. Peki, ilköğretim, ortaöğretim kapalıyken neden devletin ana sınıfları açık? Okul öncesi öğretmen ve öğrencilerine Covid-19 bulaşmayacak diye anlaşma mı yaptınız virüsle? Üretmeyen, istihdam yaratmayan, faize dayalı ekonomi politikalarında yanıldınız, ithalata dayalı tarım politikalarında yanıldınız, “Özelleştiriyoruz.” diye satmadık yer bırakmadınız, yanıldınız; cumhuriyet tarihinin en yüksek dış borçlanmasını yaptınız, yanıldınız; sürekli değiştirip allak bullak ettiğiniz eğitim politikalarında yanıldınız. Memleketi karanlığa sürükleyecek sizlere, millet ilk seçimde “Dur!” diyecek; sizi, başta öğretmenler sandığa gömecek.