Mv. Arslan Kabukcuoğlu: Sn. Erdoğan’a 37 saat,İYİ Parti’ye 9 dakika… TRT nasıl tarafsız diyeceğiz?
Yayınlayan
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 287 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz alan Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ” TRT’nin açık açık iktidar tarafından ihmal edilen tarafsızlığı” hususunda konuşma yaptı.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 287 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ülkemizde radyo ve televizyonların yayın yapması devletin tekelindedir. Bu tekel, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu tarafından kullanılmaktadır.
İletişim, kişiler arasında veya kurumlarla kişiler arasında bilgi ve düşüncenin aktarılmasıdır. Sesli ve görüntülü iletişimle vatandaşın evine ve sosyalleştiği mekânlara ulaşılmaktadır. Tek yönlü gerçekleşen bu iletişim, pek çok manipülasyona sebep olup toplumu istismar etmek de oldukça kolaydır. Böylece, çeşitli iletişim kanallarına sahip olan siyasi görüşler, toplumun üzerinde hâkimiyet kuracak, toplumda serbestçe kanaat oluşmasının önüne set çekecektir. İletişim, münhasıran da radyo ve televizyon tüm siyasi partilere adaletli hizmet vermelidir.
Propaganda çok eski bir sanattır, özel bir metodu yoktur; amaç, toplumu fethetmektir. Milattan önce 50 yılında, Roma İmparatorluğu tarafından propaganda amaçlı iletişim metotları kullanılmıştır. Adalet ve hukuk tanımayan AK PARTİ iktidarında; televizyon, radyo devlet yayıncılığı son derece tarafgir bir yapıya bürünmüştür. Vatandaşa gerçekleri anlatmak yerine anlattıkları şeylerin gerçek olduğuna toplumu inandırmaya çalışan, isminin başında “profesör, gazeteci, yazar” gibi unvanları bulunan bir grup AK PARTİ sempatizanı, değişik grup mensuplarına karşı unvanlarının sağladığı güvenliklerin arkasına sığınarak AK PARTİ görüşlerini çoğu kez, gerçeğin hilafına, cansiparane savunmaktadırlar. Her şeyin mevzuatta olmayacağı, pek çok konuda ahlakın gerektiği herkesin bilgisindedir. Bu şeklide kurulan mizansende, hükûmet, istediği fikir ve görüşleri topluma ulaştırırken muhalefetin bunu yapmasına da engel olmaktadır. Hükûmetlerin vatandaşlarını ikna etme çalışmalarında topluma anlatılmaya çalışılan konu; tutarlı ve objektif yapıda ise çok kolaydır. Eğer nitelik olarak bilgi zayıfsa birtakım manipülasyonlarla halka ulaştırıp kabul görmesi fazladan efor gerektirir. Yapılan işlerdeki yanlışların ortaya çıkmaması için karşı görüşün yani doğruyu savunanların görüşlerine yer verilmemeye çalışılmaktadır. Özellikle, radyo ve televizyonda yapılan propagandalar ucuz ve etkili metotlardır. Ülkemizde yapılan bir araştırmada kişilerin yüzde 67’sinin radyo dinlediği ve her gün kişi başına dört buçuk saat televizyon izlendiği saptanmıştır. Bazı yayın organlarının iktidar tarafından kullanılmasına, finanse edilmesine veya sempatizanlarınca sahiplenilmesine sık sık tanık oluyoruz.
Hükûmetin alışverişlerde pek çok kez sığındığı bir mevzuat var; ticari sır. Bu kavramı, kamu-özel iştirakleri olan hastanelerde, yollarda kullandığı gibi, gazete satışlarında da kullanıyor. Hükûmetin, ülkenin seçkin iki gazetesini satın alıp devlet bankalarından kredi çıkararak o gazeteleri sahiplenen yandaşlara sağladığı kolaylıklar bilinmekte ve bu kredilerin akıbeti sorulduğu zaman da burada, soru, cevapsız kalmakta, siyasi sır gerekçesinin arkasına sığınmaktadırlar.
Elektrik faturalarında TRT’nin payı sadece yüzde 5 veya biraz daha aşağıdır. Hükûmet “Elektrik faturalarından TRT payını kaldırıyorum.” diyerek iki yollu propaganda yapıyor. Birincisi, TRT’yi daha özgürmüş gibi gösteriyor. İkincisi ise vatandaşa gelir yardımı sağladığı propagandasını yapıyor. Elektrik faturalarından TRT payının kaldırılmasının haneye yansıyacağı maddi katkı çok sınırlıdır. Hükûmetin, bu kadarını ve daha fazlasını hane halkına değişik yöntemlerle ulaştırması mümkündür.
TRT, eskiden toplum kültürüne, bilgilendirilmesine çok kıymetli katkılarda bulunmuş bir kurumdur. Eğer Hükûmet, TRT üzerinden elini çekerse, TRT tarafsızlığını sağlamış bir kurum olursa bu kurumun topluma katkısı yine yüksek olacaktır ancak bu hâliyle TRT, Hükümetçe mevta hâline getirilmiştir.
Kurumun, siyasi iktidarın etkisi dışında bırakıp tarafsız olarak görev yapmadığı ve siyasal iktidarın, kurumu siyasi propaganda aracı olarak kötüye kullandığı, seçim dönemlerinde partilere ayrılan yayın sürelerinden bilinmektedir. 17 Nisan-6 Mayıs 2018 tarihleri arasında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a otuz yedi saat, Cumhuriyet Halk Partisine üç saat ayırırken İYİ Partiye ise sadece dokuz dakika ayırmıştır. TRT’nin tarafsız bir kurum olduğunu nasıl söyleyeceğiz? Demokratik toplumun özünü teşkil eden seçimlerin adaylar arasında eşit koşullarda, adil bir biçimde yapıldığına nasıl inanacağız? Zaten Hükûmetin pek çok alternatif televizyon ve radyo yayınları varken TRT’nin devamı olsa olsa Hükûmet için bir istihdam kaynağı olarak gereklidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)