Mv. Arslan Kabukcuoğlu: Raylarda treni tutamayan Hükümet, nükleer’in üstünden gelebilecek mi?
Yayınlayan
İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Dr. Arslan Kabukcuoğlu’nun 314 sayılı Nükleer Düzenleme Kanun Teklifi’nin 19. maddesi üzerine TBMM Genel Kurul konuşması.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 314 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 19’uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Uluslararası Enerji Ajansı, enerji arz güvenliğini, “enerji kaynaklarının satın alınabilir bir fiyattan kesintisiz bir şekilde ulaşılabilirliği” şeklinde tanımlamaktadır. Enerji kaynağı olarak kömürün kullanımının yarattığı artık oluşumu nedeniyle, çevre sorunlarının da giderek önem kazanıyor olması nedeniyle ülkeler kömür kullanımı dışında çözümlere yönelmektedir. Dolayısıyla, kömüre göre daha az çevre sorunlu fosil yakıtlar olan petrol ve doğal gaz giderek önemi artan enerji kaynakları durumuna gelmiştir. Nükleer enerji yatırımları, pahalı olmakla beraber, doğal gaz, petrol ve kömüre göre maliyeti daha az değişiklik gösterir. Nükleer enerjinin ham maddesi olan uranyum, dünyada yaygın ve bol miktardadır, enerji arz güvenliği üstündür. Nükleer enerji yatırımı masraflı olmakla birlikte, yakıt ve işletme giderlerinin düşük olması avantaj yaratmaktadır.
Nükleer enerjinin avantajları yanında, güvenlik endişesi de büyük bir sorundur. Faaliyette olan nükleer reaktörlerin iyi ve güvenli performans kayıt sistemleri olmalıdır. Nükleer enerjiyle ilgili ulusal politikalar kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde aktarılmalıdır. Nükleer kazalar geniş kapsamlıdır; toprağı kirletir, bitkileri etkiler, suya karışır, insan sağlığında kalıcı hasara neden olur, sera gazı emisyonu oldukça düşüktür. Karbondioksit emisyonları, kilovatsaat üzerine gram olarak doğal gazda 380, petrolde 760, linyitte 910 iken nükleer enerjide 25’tir. Gelişmiş ülkeler, elektrik ihtiyaçlarının yüzde 30 kadarını nükleer kaynaklardan sağlamaktadır.
2010 yılında yapılan bir araştırmada 1 milyon kişiye tekabül eden, zarar gören insan sayısı tıbbi hastalıklarda 10 bin, savaşta 200, intiharlarda 200, fosil yakıt santrallerinde 3, afetlerde 1 iken nükleer santralde 0,09’dur. AK PARTİ Hükûmetinin yaptığı hesapsız elektrik zamları ülkemizde sosyal ve ekonomik hayata darbe vurmuştur. Elektrik üretiminde ülkemiz OECD ortalamasının dörtte 1’i kadar olduğu hâlde biz bu az olan elektriği dahi yetiştirmekte, halkımıza vermekte büyük zorluklar yaşıyoruz.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in vurguladığı gibi İYİ Parti olarak enerjiyi ekonomik kalkınmanın ve millî güvenlik stratejimizin en temel itici güçlerinden biri olarak görüyoruz. Konunun çevre boyutunu ön plana alarak arz güvenliğiyle birlikte, rekabetçi maliyet ve fiyat oluşumunu da sağlayacak bir sistemi hedefliyoruz. Önceliğimiz yenilenebilir enerji olmalıdır. Çeşitliliği artırmak için nükleer enerjiye de ihtiyacımız vardır. Türkiye’de nükleer enerji kaynaklarını kullanıma sunacak Hükûmet, liyakate önem vermelidir, ülke çıkarlarını her şeyin üstünde tutmalıdır. Rantı, eş dost kullanmasını elinin tersiyle iten, ehliyetli bir hükûmete ihtiyaç vardır. İYİ Parti hükûmetleri nükleer enerjiyi memleketimizin hizmetine liyakatle sunacaktır.
Elimizde Fukuşima ve Çernobil gibi 2 önemli, ibretlik nükleer santral kazası vardır. Çernobil’in yarattığı maddi hasarla ilgili elimizde yeterli veri yoktur. Şu kadarını biliyoruz: Çernobil kazası 10 ülkeyi etkilemiştir. 7 bin ton çelik ve 410 bin metreküp beton kullanılarak nükleer santrali gömmeye çalıştılar. Fukuşima kazasıyla ilgili ayrıntılı bilgiler var. Nükleer enerji mevzuatı ve uluslararası sözleşmeler için kılavuz oluşturmuştur. Kazanın yarattığı tahribatı şöyle özetleyebiliriz: Radyasyon kirliliği ancak otuz yılda temizlenebilecektir, yarattığı maddi hasar ise 76 milyar dolardır; otuz yıl, yetmiş altı milyar dolar. Lütfen bunları unutmayın sayın milletvekilleri.
Olabilecek nükleer kazanın işletmeyle ilgili yönü var, işletenle ilgili yönü var ve ülkeyle ilgili yönü var. Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinde ihtiyaç duyulan mevzuat maalesef yok. Konuştuğumuz konu başka bir ülkenin topraklarımızda nükleer santral kurmasıyla ilgilidir. Ortada kapalı sistemle yönetilen biir yabancı ülke ve her şeyi ticari sırra sokan bir AK PARTİ Hükûmeti var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) – Santral inşaatının kademelerinde Türkiye var mıdır? İnşaatın kontrolünde uluslararası kuruluşlar var mıdır? Santralin yapımcısının kabul ettiği cezai müeyyideler var mıdır? Ortada Türk toplumunun bilmediği pek çok karanlık nokta vardır. Bu yasa ve bu nükleer santral, herkesi tedirgin etmektedir. Raylar üzerinde treni tutmayı beceremeyen Hükûmet, bu derece kompleks ve -Allah korusun- kazaları o denli yıkıcı nükleer santralin üstesinden gelebilecek midir?
Hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)