Hayrettin Nuhoğlu Akp’nin Sinsi Planını Açıkladı.
Yayınlayan
Biyografik
Hayrettin NUHOĞLU
Trabzon / Of - 1953, Behram, Emine.İDMMA'dan (Yıldız Teknik Üniversitesi) İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde İşletmecilik yüksek lisansını tamamladı.Özel sektörde kurduğu şirketlerin yönetim kurulu başkanlığını yaptı. İMO Yönetim Kurulu görevinde bulundu. Ülkü Ocakları Başkanlığı ve 2 dönem MHP MYK Üyeliği yaptı. İYİ Parti kurucuları arasında yer aldı. Genel İdare Kurulu Üyeliği ve Başkanlık Divanında Genel Muhasip görevlerinde bulundu. Çok sayıda STK'da başkanlık yaptı.Orta düzeyde İngilizce bilen Nuhoğlu, evli ve 3 çocuk babasıdır.
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun 24 Haziran 2020 tarihindeki Genel Kurul Konuşması;
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ni görüşüyoruz. Yargı reformu strateji belgesi kapsamında reform olarak sunulan ve “ikinci yargı paketi” adı verilen bu teklif bir torba kanun niteliğinde olup içinde 9 ayrı kanuna ilişkin değişiklikler bulunmaktadır. Bu değişiklikleri konuşmak yerine yargının, adaletin ve hukukun olmadığı bir süreçte yapılan yanlışları konuşmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine geçildikten sonra devletin temel yapısı çözülmeye başladı. Bozulan yapıdaki göstergelerden bir tanesi Cumhurbaşkanlığı teşkilatında oluşturulan politika kurullarıdır. 9 tane olan bu kurullardan birisi de Hukuk Politikaları Kuruludur. Bugün bu Kuruldan bahsedeceğim çünkü bu Kurul geçen ay “Cumhurbaşkanının yüzde 50’den fazla oyla seçilmesinin bazı anlamları üzerine” başlıklı bir açıklama yayınlamıştır. Bu açıklamayla millî birlik ve bütünlüğü bozma niyeti sinsice uygulanmak istenmektedir. Bu açıklama, Anayasa’nın ruhuna tamamen aykırı olmanın yanında Anayasa’da geçen “Türk milleti” ifadesiyle de açıkça çelişmektedir. Bu açıklamada “Türkiye toplumu çok kimlikli bir toplumdur.” hükmü verildikten sonra “Bizim toplumumuz farklı kimlik gruplarının bir bileşkesidir. Bireylerimiz tek boyutlu ve tek kimlikli değildir. Hiçbir kimlik grubu yüzde 50’den fazla bir sosyolojik güce sahip değildir. Yapılan tüm araştırmalar da aynı sonucu vermektedir.” ifadeleri yer almaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türk devletini temsil eden, yürütme yetkisini tamamen bünyesinde barındıran Cumhurbaşkanlığının resmî bir Kurulu tarafından temel ilkelere aykırı ifadelerin kullanılması Anayasa’yı yok saymanın yanında millî kimlik ve millî birlik açışından çok sakıncalıdır. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesindeki ortak geçmiş, ortak değerler ve ortak gelecek tasavvuruna dayalı kurucu ilkelerinden intikam alırcasına “Türk milleti” yerine “Türkiye toplumundan” dem vurulmaktadır. Anayasa’nın 3’üncü maddesi “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” ve 66’ncı maddesi “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” demektedir. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddelerden olan 2’nci maddede Cumhuriyetin nitelikleri sayılırken “Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan” cümlesindeki başlangıç ilkelerinde 9 defa “Türk” geçmektedir. “Türk vatanı, Türk devleti, Türk milleti, Türk varlığı, Türk vatandaşı ve Türk evladı” işte bu başlangıç kısmında geçmektedir. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek bu ifadeleri değiştirmeyi sakın ha hiç kimse kafasından geçirmesin. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) “Yüzyıllık reklam arası.” derken kafalarından neler geçirdiklerini böylece açığa vurmaya başladılar. Azıcık varsa, akıllarını başlarına almalarını şiddetle ikaz ediyorum. Türk milleti bir kalabalıktan ibaret değildir, yani “halk yığını” veya “kitle” değildir. Tarihî derinliği olan binlerce yıllık geçmişinden günümüze savaş, barış, hüzün ve coşku gibi her türlü olay karşısında davranış biçimi oluşturmuş, bilgi ve tecrübelerini şuur altında biriktirmiş bir topluluktur. Bu milletin şuurunu bozmaya çalışanlar milletin kudreti karşısında boğulup gideceklerini bilmiyorlar mı? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) “Yapılan tüm araştırmalar aynı sonucu vermektedir.” diyerek, “Hiçbir kimlik grubu yüzde 50’den fazla bir sosyolojik güce sahip değildir.” yalanını pervasızca ifade etmektedirler. Ben, size kapsamlı bir araştırmadan bahsedeceğim: 2014 yılında bir devlet üniversitemiz tarafından yaptırılan “Türkiye’de Kimlikler, Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci: Kamuoyundaki Algılar ve Tutumlar” başlıklı araştırmada, Türk milleti dışında etnik aidiyet yüzde 14’ü geçmemektedir. Bu araştırmayla ilgili daha kapsamlı bilgileri zaman zaman bu kürsüden açıklamaya devam edeceğim.
Şunu da hatırlatmak isterim ki: Cumhurbaşkanlığı makamı çok kutludur. O makamın bünyesinde görev yapan herkes, Cumhurbaşkanının ettiği yemine tıpkı Cumhurbaşkanı gibi uymak mecburiyetindedir. Cumhurbaşkanı, görevine başlarken bu kürsüden büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine ettiği yeminde Anayasa’ya bağlı kalacağını taahhüt etmiştir. Görüldüğü gibi, o yemin metninde “Türk milleti” vurgusu yapılmakta ve Anayasa’ya bağlı kalınacağı sözü verilmektedir. Beklentimiz gayet açıktır, Türklüğe düşman olanların en kısa zamanda Cumhurbaşkanlığı bünyesinden uzaklaştırılması ve Anayasa’ya bağlı kalınacağının açıklanmasıdır.
Genel Kurul saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)