Gelin Diyarbakır İçin Çözüm Üretelim Dedik, REDDETTİLER !!! (13.07.2021)
Yayınlayan
Diyarbakır’da yaşanan mağduriyetler için hükümet nezdinde gerçekçi adımlar atılması gerektiğinini dile getirerek meclis araştırma komisyonu kurulması için önerge verdik.
Önergemiz AKP ve MHP oylarıyla reddedildi !!!
Cumhuriyet Halk Partisi heyeti olarak 1-2 Temmuz 2021 tarihlerinde Diyarbakır’daydık.
Muhtarlarla yaptığımız toplantıda, bölgenin adının terörle anılmasından duydukları rahatsızlığı, karşılaştıkları maddi imkansızlıkları, TEDAŞ’ın fahiş fiyat uygulamasını, su kuyuları için destek göremediklerini, devletin bölgeye hiç alt-üst yapı yatırımı yapmadığını, hizmet binaları olmadığını, Sur’da yaşanan kamulaştırmanın kendilerini mağdur ettiğini, ulaşım, sağlık ve eğitim olanaklarının yetersizliğine dikkat çektiler.
Şu anda bölgede gerçekten bir terör varsa o da TEDAŞ terörü. Daha öncesinde insanlar silahlar yüzünden köylerini terk ediyorlardı. Şimdi TEDAŞ yüzünden köylerini terk ediyorlar diyen muhtarlar, TEDAŞ’la baş edemediklerini, yerli üreticinin soyup soğana çevrildiğini söylüyor.
– Kuraklık burada da karşımıza çıkıyor: bölgede %40 oranında kuraklık yaşanıyor.
– GAP bitirilseydi kuraklığın bölgeyi ve Türkiye’yi bu kadar olumsuz etkilemeyecekti. 2010 yılında GAP’ı bitireceğini söyleyen AKP, GAP’ı hala bitiremedi.
– Tütün üretimi Adıyaman da olduğu gibi Diyarbakır’da da engelleniyor: Türkiye’de geçimini tütünden sağlayan 4 milyona yakın insan var ama AKP nedense yerli tütüncü yerine yabancı sigara firmalarını mutlu etme derdinde!
Kanal İstanbul’u değil GAP’ı bitirin. Diyarbakırlı Kanal İstanbul istemiyor, öncelik istiyor. GAP’ı istiyor fabrika istiyor, üretmek, emeği ile kazanmak istiyor.
Sur ilçesindeki hukuksuzluklar ve istimlak çalışmaları vatandaşı canından bezdirmiş durumda; 2016 yılı sonunda evlerin metrekaresine 430 lira, Sur’dakilerin metrekaresine 2000 lira değer biçen AKP, Sur’da oturan günübirlik işçi olan aileler istenilen farkları ödeyemeyince, bu insanları TOKİ’ye yönlendirdi. Sur’u rant alanına çevirme derdindeler.
Aynı şekilde 500 Evler’deki konutlar afet evleri olarak vatandaşa verildi. Ödemelerini bitirenlere dahi tapu verilmemiş. Konut sahipleri tüm borçlarını ödeseler bile herkes ödemediği için tapu alamadıklarını iddia ediyorlar. Devir için izin verilmiyor.
Kayapınar ilçesindeki otogar esnafı aynı ebatta olan bitişik dükkanların birine kira olarak 1000 Lira diğerine 3500 Lira ödüyor. Otogardaki fiyat farkının nedeni dükkanların bazılarının belediyeye bazısının bir vakfa ait olması. Belediye kayyumdan sonra kiraları 600 TL’den 3500 TL’ye çıkarmış.
Kayyum geldiğinde dükkanlar kiracılarına yeniden ihale edilmiş, ihale bedeli adı altında 20’şer bin TL toplanmış. Bu paralara ne olmuş bilmiyorlar. Otogara bakım hiçbir bakım yapılmamış.
Otogarlarda klimalar çalışmıyor. Kışın ısıtma sistemi çalışmıyor. Esnaf 11 yıldır çalışmayan klimadan otogar esnafından kira dışında klima katkı payı alındığını söylüyor. Yazın vantilatör, kışın elektrikli soba kullanılıyor.
Serapgüzeli adında bir mahalleyi ziyaret ettik Arkadaşlar: Mahalle sakinleri ilin içme suyunun kendi köylerinden, yani Hamravat suyundan temin edildiği ve ana şebeke borusunun mahalleye mesafesinin 400-500 metre olduğu halde ciddi şu sıkıntısı çekiyor. Sularını kurulu şirketler paketleyip satıyor, vatandaş su taşıyor.
1970’lerdeki imarı değiştiremiyorlar, çözüm de üretmiyorlar. 2 bin nüfuslu mahallede sadece 5 noktada çeşme bulunuyor. Bir aile günde 30 kez gidip gelerek evine su taşıyor. 2 km’yi bulan mesafelerde taşıma yapıyorlar. Sürekli su taşımak zorunda olan kadınların omuzları çürümüş vaziyet. 21. yüzyılda Türkiye’de yaşanan bu rezilliğin sorumlusu kim? Ülkeyi yönetemeyen AKP hükümetleri tabi ki.
Diyarbakırlı kadınlar da pandeminin ve AKP’nin yarattığı ekonomik krizden olumsuz yönde etkilenmiş durumda.
Eşitlik olmadığını söyleyen kadınlar eşitlik ve demokrasi olmayınca ne hak ne hukuk ne adalet ne refah ne de huzur olamayacağını belirtiyor. Sadece ufak bir yandaş kesimin zenginleştiğini, halkın ise sefalete mahkum bırakıldığını söylüyor. Bu iflasın sebebinin, sistemin yanlışları olduğunu ve AKP hükümetlerinin yandaş doyurma ile israflarının neden olduğunu haykırıyorlar.
Bir kadın esnaf, Afgan mültecilerin akın akın Diyarbakır’a geldiklerini söyleyerek, Afganların vergisiz otogar ve pazar çevresinde satış yaptığını, idari amirliklerin buna göz yummasından şikayetçi olduklarını, bir mülteci kadar devletin kendi vatandaşına hak tanımadığını söylüyor.
Bir diğer pazarcı kadın ‘Düşünün ki biz kendi ülkemizde mülteci bile olamadık.. Sen kendi ülkende kendi toprağında bir mülteci kadar hakka sahip değilsin yani ölümden öte köy yok diyorlar bize. Ölüyoruz, bu yavaş yavaş bir ölümdür. Ama mutlaka bir gün güneş doğacak.” diye isyan ediyor.
Valiyi 5 kez aradım ortalarda yok. İçişleri bakanlığını aradım, dönüş yok. Milletin vekilinin ulaşamadığı valiye bakana üvey evlat edilen halk nasıl ulaşacak!
Diyarbakır için gelin çözüm üretelim..