Deprem ve Sel Felaketlerinde Can ve Mal Kayıpları Nasıl Engellenir?
Yayınlayan
Biyografik
Hayrettin NUHOĞLU
Trabzon / Of - 1953, Behram, Emine.İDMMA'dan (Yıldız Teknik Üniversitesi) İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde İşletmecilik yüksek lisansını tamamladı.Özel sektörde kurduğu şirketlerin yönetim kurulu başkanlığını yaptı. İMO Yönetim Kurulu görevinde bulundu. Ülkü Ocakları Başkanlığı ve 2 dönem MHP MYK Üyeliği yaptı. İYİ Parti kurucuları arasında yer aldı. Genel İdare Kurulu Üyeliği ve Başkanlık Divanında Genel Muhasip görevlerinde bulundu. Çok sayıda STK'da başkanlık yaptı.Orta düzeyde İngilizce bilen Nuhoğlu, evli ve 3 çocuk babasıdır.
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun 08.07.2020 tarihli Genel Kurulu Konuşması
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son yirmi günde yaşanan deprem ve sel olaylarıyla ilgili gündem dışı söz aldım, selamlarımı sunuyorum.
14 Haziran’da Bingöl Karlıova’da meydana gelen 5,7 büyüklüğündeki depremden sonra 23 Haziran’da Çankırı Çerkeş’te 4,2; 25 Haziran’da Van Özalp’ta 5,4; 26 Haziran’da Manisa Akhisar’da 5,3 ve 28 Haziran’da Muğla Marmaris’te 5,2 büyüklüğünde toplam 5 deprem meydana gelmiş, bu depremlerde can ve mal kayıpları olmuştur. Aynı günlerde birçok yerde sel olayları olmuş, 21 Haziran’da Bursa Kestel ve 24 Haziran’da İstanbul Esenyurt’ta can ve mal kayıpları meydana gelmiştir.
Ülkemiz bir deprem ülkesi olup özellikle Bingöl ve Çankırı depremlerinin de olduğu Kuzey Anadolu Fay Hattı her an 7 ve daha üzeri deprem üretebilecek potansiyele sahiptir. Bu hattın Hatay’a kadar devam eden kolu ile Van çevresi ve Ege’nin tamamı Akdeniz’e kadar deprem üretmeye hazır bölgelerdir. Deprem, zamanı önceden belli olmamasına rağmen nerelerde olabileceği ve hangi tedbirlerin alınabileceği can ve mal kayıplarının en aza indirilebileceği belli olan bir doğa olayıdır. Sel de büyük ölçüde hesapsız kitapsız yapılaşmadan ve şehirleşme sorunlarından kaynaklanan kör dere yataklarını bile yapılaşmaya açan rantçı zihniyetlerin sonucudur.
Değerli milletvekilleri, felakete yol açan bütün doğa olaylarında önceden tedbir alınması can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi mümkündür ve gereklidir. Bunun bir tek yolu vardır; bu yol bilime inanmak ve mühendislere güvenmektir. Can ve mal güvenliğinin sağlanması, yapıların sağlam ve sürdürülebilir olması insan hayatının en önemli güvenlik sorunudur. Toplumun bütün kesimleri -yaş ve cinsiyeti ne olursa olsun, hangi işi yapıyor olursa olsun- inşaat mühendislerinin bilgi birikimi ve emeklerinin ürünü olan yapılarda yaşıyor ve çalışıyorlar; o hâlde, inşaat mühendislerine yetki ve sorumluluk verilmeli ve iyi yetişmeleri sağlanmalıdır. Buradan ifade etmeliyim ki mühendislerin iyi yetişmeleri için eğitim altyapısının ve şartlarının geliştirilmesine çalışması gereken Hükûmet, tam tersine, onların meslek odalarıyla uğraşmakta ve etkisiz hâle getirmektedir.
Ülkemizde 125 bini İnşaat Mühendisleri Odasına kayıtlı toplam 150 bin inşaat mühendisi bulunmakta; 91’i devlet, 42’si vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 133 inşaat mühendisliği bölümünden her yıl 10 bin inşaat mühendisi daha bu sayıya eklenmektedir. Toplam nüfusumuza göre her 550 kişiye 1 inşaat mühendisi düşerken dünyanın birçok ülkesinde ortalama 1.250 kişiye 1 inşaat mühendisi düşmektedir.
Üniversitelerin birçoğunda yeterli ve kaliteli mühendislik eğitimi verilememekte, mezun olan inşaat mühendisleri uygulamada yetersiz kalmakta ve çok sayıda mühendisse işsiz dolaşmaktadır. İnşaat mühendisliği bölümlerinde öğretim elemanı sıkıntısı bulunmaktadır; profesör ve doçentler sayıca çok azdır. Temel bilgi ve beceri yanında, stajlarda uygulama eksiklikleri vardır. Esasen, hatalar zinciri okula girişte yani YKS’de başlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, iki hafta evvel yapılan sınavlarda inşaat mühendisliği bölümüne girmek için ilk 300 bine girmek başarı sıralaması olarak kabul edilmiştir. Bu ne demektir, biliyor musunuz? 2019 yerleştirme sonuçlarına göre en düşük net sayısı matematikte 40 soruda 2, fizikte 14 soruda eksi 0,5 ve kimyada 13 soruda eksi 1’dir. ÖSYM verilerine göre tıp fakültelerine 50 bininci sıradan öğrenci kabul edilmektedir; bu göre, bir tıp öğrencisi matematikte 27, fizikte 6,5 ve kimyada 7,2 doğru cevap vermiştir. Bu sonuçlar inşaat mühendisliği mesleğinin de, evlerinde güvenli şekilde oturması gereken halkın da hak ettiği bir durum değildir. Bu sebeple, inşaat mühendisliği için belirlenen en düşük 300.000’inci başarı sıralaması derhâl değiştirilmelidir. Ayrıca aynı üniversitenin inşaat mühendisliği bölümüne ilk sıradan giren öğrencinin başarı sıralamasıyla son sıradan girenin arasında 164 bin gibi büyük bir fark olduğu görülmektedir ki bu ciddi bir sorun olduğunun göstergesidir. Buradan, YÖK ve Hükûmet yetkililerini sesleniyorum: Ülkemizin en önemli sorunlarının başında gelen; milletimizin can ve mal güvenliğinin sağlanması için inşaat mühendisliği mesleğine gereken önem verilmelidir. Çok sayıda iyi yetişmemiş inşaat mühendisine değil, iyi yetişmiş, yeterli sayıda inşaat mühendisine ihtiyaç vardır. Bunun için matematik, fizik ve kimya sorularından en az yarısını doğru cevaplandırmış, en düşük 50.000’inci sıradaki öğrencilerden seçilmesi ve de kontenjanların en az yarıya düşürülerek inşaat mühendisliği bölümlerine öğrenci alınması gereklidir. Eğitim kadrosunun, programların ve staj imkânlarının sağlanmasının çözüm ortağı olarak da İnşaat Mühendisleri Odasının muhatap alınmasının gerekli olduğunu belirtiyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)