Çiftçi ne zaman nefes alacak?
Yayınlayan
Türkiye’nin en önemli tarım kentlerinden olan Mersin’deki çiftçilerimizin durumuna baktığımızda ülkeden daha vahim bir tablo var. Mersin’deki çiftçilerimizin takipteki borcu 300 milyona dayandı. Tarlasını sel basan, dolu vuran çiftçimizin zararı milyonlarla ifade ediliyor. Afetten zarar gören tarlalarda o sene ürün yetişmiyor. Zararı yüzde 70’lere dayanan çiftçilerimizin zararının yalnızca yüzde 5’i karşılanıyor. Yani 100 bin lira zarar eden çiftçiye 5 bin lira ödenerek yarası sarılmaya çalışılıyor. Bu şartlarda çiftçi nasıl üretim yapsın, nasıl borcunu ödesin. Tarım Bakanı oluşan üretim ihtiyacı için “Çiftçinin elini taşın altına koyması gerek.” diyor. Belli ki siz görmüyorsunuz ama bırakın el koymayı, çiftçi tüm vücuduyla taşın altına girdi ve buğday gibi ezildikçe eziliyor.
Nüfusumuz gün geçtikçe artıyor ancak bu verimli topraklarda üretim sürekli azalıyor. Köylerimizin nüfusu yüzde 16 geriledi. Anadolu boşalıyor, içerisinde genç kalmadı, doğum oranı sıfır olan köylerimiz var. Köylerimize artık gelin gelmiyor. Çiftçiler düşürdüğünüz bu darboğazdan çıkmak adına elindeki avucundakini bırakıp büyükşehirlere yöneliyor. İktidarınızda 600 bin çiftçi üretimi bıraktı. Sayenizde köylerimiz üretim merkezi olmaktan çıktı. Üretimin belkemiği olan küçük ve orta ölçekli çiftçi bitti. Gelin, dönün bu yanlıştan. Eğer tarımı ayağa kaldırmak istiyorsanız kanunda yer alan gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1’ini verin, tarımdaki girdi maliyetlerini düşürün, destekleri çiftçi ürün desenini belirlemeden önce açıklayın.