Bitmeyen Terörün Bir Nedeni de Sudur
Yayınlayan
Biyografik
Hayrettin NUHOĞLU
Trabzon / Of - 1953, Behram, Emine.İDMMA'dan (Yıldız Teknik Üniversitesi) İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde İşletmecilik yüksek lisansını tamamladı.Özel sektörde kurduğu şirketlerin yönetim kurulu başkanlığını yaptı. İMO Yönetim Kurulu görevinde bulundu. Ülkü Ocakları Başkanlığı ve 2 dönem MHP MYK Üyeliği yaptı. İYİ Parti kurucuları arasında yer aldı. Genel İdare Kurulu Üyeliği ve Başkanlık Divanında Genel Muhasip görevlerinde bulundu. Çok sayıda STK'da başkanlık yaptı.Orta düzeyde İngilizce bilen Nuhoğlu, evli ve 3 çocuk babasıdır.
-31.10.2019 Tarihli Genel Kurul Konuşması-
Su Ürünleri Kanunu’nda kırk sekiz yıl sonra değişiklik yapılması gereken bir husus olmakla beraber, getirilen değişiklikler bu hâliyle çözüm olamayacak, yakın gelecekte yeniden değişiklik ihtiyacı doğacaktır.
Değerli milletvekilleri, canlıların en temel ihtiyaç kaynaklarından birisi ve doğal kaynakların en önemlisi olan su aynı zamanda yaşamın ana kaynağıdır. Günlük ihtiyaçların yanı sıra tarım, sanayi, ulaşım gibi alanlarda da sudan ve onun meydana getirdiği imkânlardan istifade edilmektedir. Artan nüfusa rağmen su kaynaklarının aynı kalması suyu 21’inci yüzyılın en stratejik maddelerinden biri hâline getirmiştir.
Anadolu ve Orta Doğu, bilinen ilk tarihten itibaren insanlara sağladığı su kaynağı ve su ulaşım yollarıyla temel yerleşim ve uygarlık alanlarından birisi olmuştur. Bilinen en eski uygarlıklar ilk kez Fırat ve Dicle kıyılarında kurulmuştur.
Su demek hayat demektir. Su demek uygarlık demektir. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 5 bin metreküp olmalıdır. Kişi başına düşen yıllık 1.430 metreküplük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye su fukarası bir ülkedir. Bir kıyaslama imkânı olsun diye bazı rakamlar vermek istiyorum: Irak 2.020 metreküp, Batı Avrupa ülkeleri ortalaması 5 bin metreküp, dünya ortalaması 7.600 metreküptür. Türkiye’de yıllık kullanılabilir su arzı bugünkü büyüklükte kalırken nüfus artışı aynı hızla devam ederse, 2030 yılında Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı yılda bin metreküpe düşecek ve Türkiye’nin pek çok bölgesinde orta ve yüksek seviyelerde su sıkıntısı yaşanacaktır.
Başta Ergene ve Sakarya Nehirlerimiz olmak üzere akarsularımızın büyük çoğunluğu kullanılamayacak derecede kirletilmiş durumdadır. Su havzalarımızın sanayi ve kentsel yerleşim bölgeleri hâline getirilmesi ve tarımda kullanılan çok miktarda kimyasalın bu sulara karışması su kalitesinin düşmesine yol açmıştır. Büyük Menderes, Gediz ve Kızılırmak gibi su havzalarımız kuraklık tehdidi altında olup göllerimizden bazıları da kurumaktadır. En büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü küçülüyor, Tuz Gölü küçülüyor, Bafa ve Van Göllerinin su seviyeleri düştü, Eşmekaya ve Ereğli Sazlıkları kurudu, Akşehir Gölü havzası çölleşmeyle karşı karşıya, Meke ve Sultansazlığı yok oldu. Ülkemizin yer altı suyu potansiyeli yeteri kadar araştırılmadan ve izleme sistemi kurulmadan tüketime devam ediliyor. Aşırı tüketim sonucu bazı yer altı suyu havzalarında da seviye hızla düşmektedir. Türkiye’de 90 bin civarında su kuyusu vardır ve bunlardan sadece yarısı ruhsatlıdır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin güneydoğusunda uzun zamandır devam eden terörün asıl sebeplerinden biri su meselesidir. Bazen basında ve sosyal medyada yayınlanan bölge haritalarında görülen uydu terör devleti Dicle ve Fırat’ın açılım havzalarında gösterilmektedir. Orta Doğu’da su stratejilerini yöneten ülkelerin ileri karakolu İsrail’dir. İsrail, bölgede yürüttüğü saldırganlıkla sistematik olarak su kaynaklarını ele geçirmiş ve bu kaynakların yüzde 80’ini denetlemektedir. Şimdi sıra güneyimizdeki akarsuları ve havzalarını denetlemeye gelmiştir. Bu planı gerçekleştirmek için de öncelikle bir uydu devlet kurma hedefleri apaçık anlaşılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu kadar önemli olan suyla ilgili yapılması gereken ilk iş, ihtiyaçlara tam olarak cevap verecek güncellenmenin yapılması olmalıydı. Bununla birlikte, yönetmeliklerin de uyumlu hâle getirilmesi ve konuyla ilgili tarafların planlamaya dâhil edilmesi sağlanmalıydı.
Yer altı ve yer üstü kaynakların korunması ve çok amaçlı kullanılmasında millî güvenlik ve sosyal ihtiyaçlar gözetilerek hareket edilmesi şarttır. Bunun için esas olan kurumsal yapıdaki eksikliklerin de giderilmesi gereklidir.
İçme suyu, kullanma suyu, doğal yaşamı sürdürme suyu, hayvan sulama suyu, tarımsal sulama suyu, endüstri suyu, su ürünleri enerji temini ve ulaşım amaçlı bütün suların tespiti, gözetimi, denetimi, korunması, zararların önlenmesi, atık suların toplanması, arıtılması ve yeniden kullanılmasına yönelik politikaların başarılı olabilmesi için çalışmaların tek elden yürütülmesi sağlanmalıdır. Bunun için ne gerekiyorsa hep beraber yapmalıyız; biz varız, hazırız