Ahmet AKIN CHP Balıkesir Milletvekili
Yayınlayan
Maarif Kanun Tasarısı ile ilgili TBMM Genel Kurulunda yaptığım konuşma. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri
383 sıra sayıla kanun tasarısının 5. maddesinde verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesile ile Yüce Meclisi saygı ile selamlıyorum.
Bilindiği üzere eğitim sisteminin yanlışlarından bıkan, kendilerine yönelik her türlü baskıya karşı çıkan liseli öğrenciler yurt çapında yayınladıkları bildirilerle haklı tepkilerini ortaya koymaktadır.
Tüm genç kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Öğrencilerin isteği açık ve net. Laik, Atatürkçü Eğitim.
Bu öğrencilere kulak vermek tepkileri anlamak zorundayız.
Ben de onlar gibi eğitimin geleceğinden kuşku duyuyorum.
Çünkü ben de bir babayım..
Yıllardan bu yana eğitimde acil çözüm bekleyen sorunları bir tarafa bırakan Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi AKP ideolojisinin aracı haline getirmeye çalışmıştır.
AKP döneminde öğrencilerimiz PİSA testlerinde diğer ülkelerin çok gerisinde kalmaya başlamışlardır.
Karma eğitim fiilen ortadan kaldırılmaya çalışılmış birçok okulda, kız ve erkek öğrenciler ayrılmış, erkek öğrenciler sabahçı; kız öğrenciler ise öğlenci olarak eğitim görüyor.
Yine Osmanlıcanın okullarda zorunlu olarak okutulması tartışmaya açılmış, alfabede yapılan devrime karşı bir tavır alınmıştır.
Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir yıl erkene alınıp, okulöncesinin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmıştır.
Okul öncesi eğitimde, öğrencilerin zorla ilkokula kaydedilmesi nedeniyle okul, öğrenci ve öğretmen sayılarında da azalma meydana gelmiştir.
Eğitimin temel sorunlarından biri olan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiştir. İstatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında belirgin bir düşüş yaşanıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın istatistikleri, derslik başına öğrenci sayısının geçen yıllara göre az da olsa düşmekle birlikte, özellikle göç alan illerde hala ortalamanın üstünde kalabalık sınıflar bulunduğunu ortaya koyuyor.
Resmi okullara baktığımızda, ilkokullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 23, ortaokullarda 34, liselerde ise 30’dur.
Özel öğretimi özendirmek için özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen siyasi iktidar, “kaynak yok” bahanesiyle devlet okullarına, kamusal eğitime yeterli bütçe ayırmadı.
AKP Hükümeti, bu yıl da sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlayarak eğitim harcamalarının yükünü yine velilerin sırtına yükledi.
Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir.
Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirdi.
Öte yandan, tamamen yandaşlarını kayırma amacını taşıyan, değerlendirme ölçütleri belli olmayan bir mülakat yöntemiyle yöneticiler kıyıma uğratılmıştır.. Çağdaş, ilerici, devrimci, Atatürkçü yöneticiler tasfiye edilerek AKP’nin kapıkulu zihniyetine uygun yöneticiler atanmıştır.
AKP’nin yandaş kadro merakı, yalnızca yöneticilerle sınırlı kalmamış, torba yasayla yandaş öğretmen dönemi de başlatılmıştır. Aday öğretmenlerimiz ilk yıl performans değerlendirmesine tabi tutulacak ve sonra da şaibeli bir “mülakattan” sonra kadro güvencesi kazanabileceklerdir.
Eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunlar, 4+4+4 sisteminin uygulamaya konulmasının ardından bugün içinden çıkılamaz hale getirildi.
Bilim insanlarının ve eğitim örgütlerinin uyarıları dikkate alınmadan, yeterli hazırlık ve altyapı çalışmaları yapılmadan uygulamaya geçirilen 4+4+4 düzenlemesi eğitim sistemimizde maalesef yıkımın adı olmuştur.
Dogma ve hurafelerin belirleyeceği bir toplumsal yapının oluşumuna zemin hazırlayan 4+4+4 düzenlemesi, ülkemize ve ulusumuza daha fazla zarar vermeden kaldırılmalıdır.
Zorunlu ve kesintisiz 13 yıllık bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim yapılması için hızla çalışmalar başlatılmalı ve ülkemizin geleceğini oluşturacak yeni kuşaklar, akıl, bilim ve sanat ortamında verilen eğitim sistemiyle yetiştirilmelidir.