ENERJİ BAKANLIĞI 2020 YILI BÜTÇESİ KONUŞMAM 12/12/2019
Yayınlayan
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, enerji kullanımı temel bir hak ve bu, bir insan hakkı fakat şu anda geldiğimiz noktada enerji, bir piyasa faaliyetine dönmüş durumda. “Ucuz elektrik.” dediniz, elektriğe zamda ülkeyi Avrupa şampiyonu yaptınız. Sanayiciye “Üretin, rekabet edin.” dediniz, sanayiciyi, esnafı, KOBİ’leri, çiftçiyi tarımsal sulamalarda Avrupa şampiyonu yaptınız. Kaynak olarak dönün bakın EUROSTAT’ın verilerine, dönün bakın OECD ülkelerine orada rahatlıkla görebileceksiniz ki o ülkeler içinde en çok zam yapan, Türkiye. Şimdi nedir bu? Bu zamlarda birinciliği hiç kimseye kaptırmıyorsunuz ama işler vatandaşa geldiği zaman maalesef işin bedelini vatandaş ödüyor.
Bunları neden söylüyorum? Bakın, Sayın Bakan, enflasyon oranları ve döviz kurundaki değişimi bahane göstererek doğal gaz ve elektrik fiyatlarının yüzde 59 daha ucuz olduğunu söyledi ve bunu millete karşı televizyonlarda söyledi. Şimdi buna söyleyecek tek laf var: El insaf, ayıp, yazık, günah. Neden? Arkadaşlar, 2004 yılında bir ailenin ortalama faturası 40 lirayken -bakın burada- şu anda 180 lira. Şimdi buna bakarken, bu lafları söylerken şunu sormamız gerekmez mi: Hangi emeklinin, hangi çalışanın, hangi memurun 40 lirası 180 lira oldu? Ayıptır, yazıktır, günahtır arkadaşlar. Bakın, milletin gözünün içine baka baka kandırıyorsunuz. Neden doğruları söylemiyorsunuz? 27 Martta seçimden dört gün önce Sayın Bakan oy kaygısıyla dedi ki: “Hiç merak etmeyin, elektrikte ve doğal gazda zam olmayacak.” Biz de hemen çıktık, dedik ki: Yok öyle bir şey, zam yapacaklar. Her şey ortada. Ama seçimler bitti, yenilgiyle sonuçlandı, büyük bir yenilgiyle sonuçlandı; arkasından, 24 Hazirandan sonra dokuzar dokuzar, on beşer on beşer zamlar geldi. Bunu da milletin vicdanına bırakıyorum.
Peki, bu zamlar neden yapılıyor? İktidarın amacı vatandaşı değil, yandaşı kurtarmak değerli arkadaşlar. Enerji sektörü içindeki yandaş şirketler borç batağında ve bu borcu maalesef vatandaşımız ödüyor. Kâr yandaşın, zarar vatandaşın. Yazıklar olsun bu iktidarın Hükûmetine!
Şimdi, bakın arkadaşlar -şurada bir tablo- sadece bir yıldaki borç artış oranını göstermek istiyorum. Bu dönemde kimdi bakan, biliyor musunuz? Damat Bakandı. Hani büyük başarılara imza attığını söyleyip de başarılarından dolayı Maliye Bakanlığının ve Hazinenin başına getirdiğiniz, enerji sektörünü batırıp da daha sonra hazinemizi yesin diye başına getirdiğiniz arkadaşın durumları.
Bakın, 2017 yılında batık durumda olan 637 milyon kredi varken 2018’de 6 milyar 322 milyona çıktı -yani Bakan enerji sektörünü batırdı ve öyle gitti- artış oranı yüzde 892. Demin de dediğim gibi, çok başarılı bir olaymış gibi, getirdiniz hazinenin başına.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu AK PARTİ’nin devamlı “yerli” “millî” yalanı bitti. Doğru değil, bunu artık herkes aynı şekilde biliyor. İçler acısı durum -bunu da rahatlıkla görün- yerli ve millî bir iktidar bağımlılığını bu kadar yükseltemez. Biz Mustafa Kemal Atatürk’ten emanet aldık cumhuriyeti ve tam bağımsızlık hedefini kurduk, sizin geldiğiniz dönemde bağımlılığımız artarak devam ediyor. Bu nedir? İşte, bu, enerji politikalarının basiretsizliğidir değerli arkadaşlar.
Şimdi, on beş yılda “yerli” dediğiniz taş kömürünün ithalatını 2,5 kat artırdınız, taş kömürünü çıkarmadınız. Ayrıca, hani bu veto edip de termik santrallerde sonradan savunduğunuz olaylar var ya arkadaşlar, Bakanlık bu teklifin geçmesi için büyük bir çalışma yaptı. Sayın Bakanlıktan bir yetkili “Enerjinin yüzde 18’ini üretiyor.” dedi ama başka bir Bakanlığın birimi “EPİAŞ’ın raporlarında bu yüzde 11.” dedi. Yani Bakanlığın Bakanlıktan haberi yok. Neden böyle biliyor musunuz? Çünkü Bakanlığı Bakan yönetmiyor; tek adam kişi yönetiyor, o kadar, başka yöneten yok….
Hepinize saygılar.