06 Aralık 2019 Kanal33; Mersin AKM’de “Akdeniz Büyük Roman Buluşması”ndaki Konuşma
Yayınlayan
Sayın konuklar, değerli basın mensupları,
Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Roman vatandaşlarımızın tamamına teşekkür etmek istiyorum ;
Roman vatandaşlarımız demokrasiye, özgürlüklere ve katılımcı anlayışa inanan yurttaşlarımızdır. Bakınız yerel seçimlerde ‘Martın sonu bahar’ dedik. Mersinimizde de Vahap Seçer başkanımızla bahar geldi. Türkiye’nin en büyük şehirleri İstanbul, Adana, İzmir, Ankara ve birçok yerde bahar geldi. Bizler de milletvekilleri olarak bu zorlu süreçte başta Mersin olmak üzere tüm illerimizde elimizden geleni yaptık. Bir gözlemimi aktarmak isterim ; baharın gelişi sırasında her ilimizde Romanlar vardı. Her ilçede, mahallede Roman yurttaşlar ellerinden geleni yaptılar ve demokrasiyi taçlandırdılar. Ben bir kez daha buradan bütün Roman kardeşlerimize sevgi, saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
….
….
….
Türkiye’nin Dokuzuncu Kalkınma Planı içerisinde, dezavantajlı grupların içinde bulundukları durumu iyileştirmek için bir dizi hedefin yer aldığı listeler bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Stratejik Planı 2010, 2014 başta olmak üzere; sonraki yıllar; konut ile ilgili Acil Eylem Planı, Sağlık Bakanlığının Stratejik Planı ve Etkin İşgücü Politikaları paketleri gibi önemli alanlarda sosyal içerme ile ilgili kilit politika belgeleri içerisinde yer alan hedeflerin tamamı pek çok Romanı da kapsamaktadır. Ancak ve ancak; fiili eylemlerde hiçbir plan ve çalışmanın Roman vatandaşlara yansımadığı önyargı boyutlarını gözler önüne sermektedir.
Romanlar, son yıllarda nefret suçlarının ve linç girişimlerinin hedefi haline gelmiştir. 2010 yılında Manisa’nın Selendi ilçesinde, 2013 yılında Bursa’nın Osmangazi ve İznik ilçelerinde Romanlara karşı gerçekleştirilen linç girişimleri, Türkiye’de Romanlara karşı ayrımcılığın ne boyutlara ulaşabileceğinin en acı en utanç verici örnekleridir. Linç girişimi sonrasında Selendi’den zorla göç ettirilen Roman vatandaşlar yerleştirildikleri bölgede sosyal haklarından mahrum ve daha da yoksullaşmış olarak yaşam mücadelesi vermektedir. Türk Ceza Kanununda, nefret suçlarını içerecek şekilde değiştirildi. Ancak etnik kökene dayalı ayrımcılık, Nefret Suçları’na ilişkin düzenlemeye dâhil edilmedi. Kanunda ırkçılık yer alıyor ancak bununla birlikte bana göre “etnik kökene dayalı ayrımcılık” ibaresi de kanuna eklenmelidir. Biz hem tekliflerimiz hem eylemlerimiz ile bu konuda mücadelemizi sürdürdük, sürdürmeye de devam edeceğiz.
Yüzyıllardır Türkiye topraklarında yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, yoksulluk ve yoksunlukla mücadele eden Romanların insanca yaşam koşullarının oluşturulması, insan onuruna yakışır bir yaşam sürmeleri için alınması gereken tedbirler bulunduğu çok açık. Romanların, ayrımcılık ve sosyal dışlanma, önyargı, Romanların yaşadığı mahallelere yönelik ayrıştırılmış ve yoksunluğu, eğitim, istihdam, sağlık, barınma, güvenlik gibi alanlarda yaşadıkları sorunları çözebilmek ; sahip oldukları haklarından etkin olarak yararlanılmasını sağlamak amacıyla ulusal ve uluslararası ilke ve standartlar esas alınarak insan haklarına ve hukuka uygun reformlara acil şekilde hep birlikte başlamamız gerekiyor.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.